Eskiden kartpostallarla kutlanırdı yeni yıl. Cepler çıkınca bir kez daha mertlik bozuldu. Ama yazar ve ozan dostum Hasan Akarsu O günleri anımsattı ve yaşattı bana. O günlerde posta ile gönderdiği şiirli kart benim için çok değerli…
Yeni yıla bir şiirle gelmek az mutluluk değil. İşte o mutluluğu yaşadım sayıyorum kendimi. Önce yazdıkları: “Değerli ozan- yazar dost Necdet Tezcan’a ve ailesine yeni yılının barış ve mutluluk getirmesi dileğiyle…
Şimdi de şiiri:
MEKTUPLAŞMAK
Mektuplaşmak dönemi bitti
Mektuplardaki sıcaklıklar da
Bundan böyle
İmzaladığımız kitaplar
Düştüğümüz notlar
Cep telefonları, emekler
İletecek içtenliğimizi
Mektuplaşma dönemi bitti
Mektuplardaki sıcaklıklarda
Yine de yazık değil!
Tohumlar yeşertecek güzelliğimizi
Ağustos 2010
(Mut-Çıtlık Ekim-Kasım-Aralık 20)
Hasan Akarsu
Mektuplaşmak öleli beri yazılanların yarına kalma olasılığı da azaldı.Onların yerine sanal alemde yaşar olduk. Oysa Aziz Nesin, “Yaşar Ne yaşar ne yaşamaz” Demişti” her şey oralara geldi gibi. Bürokrasi yığınlarını savunamam elbet.
Öğretmenlik yaptığım yıllarda bir ara da yöneticilik yapmıştım. Kayıt için pul zarf istenirdi. Bunların çoğu öğrenci dosyasında yer alır çoğu kullanılmazdı. Olayı, ülke çapında düşünün,Neler kaybettiğimiz hesaplanabilir mi bilemem. Sanırım aynı israf devam etmekte.
Buna benzer daha neler neler?
İlkokuldayken her ilin nesi ya da neleri ünlü… haritaları vardı. Edirne deyince peynir ön planda tutulurdu. Devaimisk helvası, Süs meyveleri da sayılanlar arasındaydı.
Peynir işini kaptırdık. Çanakkale’nin bir ilçesi bu konuda ünlendi. Öteki ünlüler de eskidi. Bir de Ebru sanatı var. O da canlandırılmaya çalışılıyor.
Bunlar bitip gitse de onların yerini tava ciğer kaptı. Adım başı tava ciğerci kazanıp geçiniyor. Tavuk döner de öyle; adım başı.
Demek ki bir karnını doyurmak kaldı. Gerisine uzanmak zor.Aylık yetmiyor çünkü.
Geçim aslanın ağzında anlayacağınız.
Bir azınlıksa beyler paşalar gibi… Sıcak sudan soğuk suya… derler öyle. Eşitlik deyin isterseniz. Sömürü olmasın deyin hel,e mühür hazır “Komünist”
Bir de Şu yırtık kotları giyenler neyi kanıtlamanın peşinde. Çocukluğumuzda yamalı gezmek normal sayılırdı da, yırtık gezmek çok ayıptı; yokluğa ve yoksulluğa rağmen.
Toplumlardaki yaşam biçimleri değişiyor. Bu normal herhalde. Ama nereye doğru yönelmiş durumda? İşte o belli değil. Yozluk ve yobazlık gündemde gibi, sanıyorum.
Hadi bir şiir de benden olsun:
Maviyi sıyırdılar önce
Irmaklardan, denizlerden, göklerden
Sonra sevdayı kesip fırlattılar
Aşkın temiz yüreğinden
İnsanlık onurumu yere çalmalara bak
Tarlama ekilen tohum taş-toprak
O kalabalıklarda şimdi
Biri var artık simge biri sayılır
Yalnızlık aşılar ağaçlarını
Yüreğini oracıkta unutuvermiş
Yakıvermiş oracıkta
Sevgi çilelerinden örülmüş hırkasını
Vizeli N.T