Çocukken oynadığımız oyunlardan biri “Tombala” idi. Ama bildiğimiz tombala değil. Kiremitleri üst üste koyarak, belli bir uzaklıktan kaydıraklarla onları yıkmaya çalışıyorduk. Bir kişi de ebe olurdu. Ebe değişince biz hemen “Yeni ebeye yeni kaydırak diyerek, daha iyi ve düzgün kaydıraklarla yeniden oynamaya koyulurduk. Bu ne kadar sürerdi, ne zaman biterdi unutmuşum… Ama böyle bir oyun vardı ve sokakta oynanırdı. Şu deyiş o zamanlardan kalmadır. “…….pabucu yarım, çık dışarıya oynayalım.” Sokağa çıkmayan ya da çıkamayanlar böyle çağrılırdı. Ülkemizdeki son değişiklikler bana bu oyunu anımsattı nedense.
Önce halk oylamasıyla Cumhurbaşkanı değişti.
Daha sonra, AKP kurultayında parti başkanı seçilen Ahmet Davutoğlu Başbakan oldu. Ve kabineyi kurdu.
Kabine yeniden düzenlendi. Ancak dört yeni bakan kabinede yer aldı. Hemşerimiz Edirne milletvekili Mehmet Müezzinoğlu Sağlık Bakanı olarak yerini koruyanlardandı.
Böylece yapılan yeniliklerle yeni bir döneme başlamış olduk. Zaman ne gösterir , neler olup biter a, yaşayanlar görecek.
Kamuda böyle bir duyum var sanki. İsimler değişse bile partinin yapısında bir değişiklik olmayacak gibi görünüyor. Başkalık ya da yarı başkanlık sisteminde henüz bir açıklık yok, şimdilik. Dokuz ay kadar sonra da yine bir seçim. Ama bu gez genel seçimlerin heyecanı yaşanacak. Bir değişiklik olur mu, şimdiden bir şey söylemek zor elbet.
Bu arada CHP Kurultayı… Seçimde başarısızlık sanki onların da başarısızlığı olduğu halde, bunu tek başına genel başkana yükleyip, sorumluluktan kaçma benim mantığımla bağdaşmış değil, enikonu. Aşılması zor olan sorunlar yeni kabinenin önünde çözüm bekliyor.
Bu sorunlardan belki de en karmaşığı ve vahşi olanı Ortadoğu kazanı, Arap baharı denilen; çöl rüzgarı kasıp kavurdu. Barış dediler savaşın en acımasızca olanı yaşanıyor. Oralarda insanlar tavuktan daha değersiz, neredeyse.
İsrail-Filistin çatışması kangren olma yolunda.
Amerika ‘da siyah-beyaz çatışması yine alevlenmek üzere..
Sağır ve dilsiz İşid’in yaptıkları yürekler acısı
Pakistan’da,İran’da Ukrayna’da… neler yaşanıyor; ayrı bir konu…ı
Terör, destekçileri ve uzantıları… Çözüm süreci.. Çözümsüzlük sürecine döndü dönüyor.. Katillerle görüşmeler, onlardan medet ummalar…
Kırk bin kişinin yitimini unutanlar… Önce bunun hesabı sorulmalı… Silahlı gruplar hemen hemen her gün şantiye basmakta, karakol yapımlarına engel olmakta.. Kazalar, şehitler..Yürekleri yanan analar,daha kaçırılan çocuklar…
Nasıl süreç bu ? Kaç yıldır bitmeyen bir süreç. Benim bildiğim devlet, eşkıya ile masaya oturmaz. O ada yol geçen hanına döndü, dönüyor.
Daha çıban başı çok çıban başı var. Say say bitmez…Bu gidiş bölünmeye doğru bir gidişse vay ki vay!
1 Eylül; dünya barış günüydü. Kimin umurunda. Köşeyi dönme, sömürü, eşitsizlik, işsizlik…günleri de konsa ya! Teröristleri baş tacı etme günü de olabilir. İmroz’u da unutmamak gerek
Dünya böyle karışıkken, kim takar barış gününü
Ezidilerin çektikleri, nasıl açıklanır bilemem. ABD’nin Olaylara karşı datavrı net değil.
Emperyalislerin “Böl ve yönet” yaklaşımı sürmekteyken dünya düzelmez. Sistem sistem değil çünkü.
Özetliyeyim:Barış, sevgi, insanlık çıkar uğruna bir kez daha ayaklar altında