İnsan ömrü sınırlıdır. Bunu bir yaştan sonra anlamaya ve yaşamaya başlar insan.
Özellikle , belli bir yaştan sonra; geriye doğru gidişler yani arızalar, gerileme ya da duraklamalar güncelleşmeye başlıyor gibi.
Tıbbi gelişmeler ömrü uzatsa da, ölümsüzlük şimdilik söz konusu değil, hiçbir zaman da olacak gibi değil. Çünkü: “Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden/Bir çok seneler geçti dönen yok seferinden…” Ancak her canlının ne kadar yaşayacağı bireyseldir. Kimi Dalya” der, kimi erkenden yaşama şansını yakalayamaz. Şans mı desek, bilemiyorum.
Benim sağlık açısından sorunlarım oldu elbet. Bir kaçını anımsatayım. Orta yaşlarımda dayanılmaz ağrılarla böbrek taşı ile uğraştım. 15-20 gün kadar bu ağrılarla yaşadım. Neyse sonunda düşürdüm taşı.
Afra kesesinden, daha sonraları ameliyat olmak zorunda kaldım. Ama sorun çıkmadı. Daha sonra biri dirseğimde, biri ayak dizimde ki yumruları aldırdım. Ameliyat elbette küçük ya da büyük olsa da yine de ameliyat ameliyattır.
Gözlerimden çok çektim ama. Göz tansiyonu (glakom) yıllarca uğraştırdı beni . Uzun yıllar damlalarla yaşadım. Sonunda katarak ameliyatı olarak kurtuldum.Böylece düşe kalka ve acılarla seksenlere ulaştım.
Sorunlar bitmedi elbet.Başka rahatsızlıklar gündeme girip çıktı. Yaşamda oluşan gelişmeler ve yaşlılık başka rahatsızlıklara yol açmaya başladı.
Hem eşim hem en kötü hastalıkla, aylarca uğraştı…Ameliyatlar ve bitmeyen tedavi süreçleri.. Şimdilerde iyi . Yine de kontrollere devem edecek…
Son günlerde geçirdiğim bunalım da beni hastaneye sürükledi. 4-5 gün eşimin eşliğinde hastanede yattım. Yapılması gereken kontrollerin hepsi yapıldı. Bir çok ilaçla beni bıraktılar. İlaçlarla tedavim devam ediyor. Ben de çağrılı olarak kontrollere gidiyorum. Sanırım gideceğim…
Hepsi bir yana bu süreçlerde insanın psikolojisi ve de dengeden çıkıyor.
Bu arada bir çok şey de öğreniyor insan. Yaşamak her şeye rağmen güzel…miş…