1942 VİZE (Kırklareli) doğumluyum.
İlk ve orta Okulu Vize’de Öğretmen Okulunu Çanakkale’de tamamladım. Dört yıl İlkokul Öğretmeliği yaptıktan sonra İstanbul Eğitim Enstitüsü Pedagoji Bölümü girdim. 196oda Okulu bitirip Urfa Kız Öğretmen Okuluna atandım. Kısa bir süre sonra becayişle Kastamonu Göl Öğretmen Okulunda dört yıl Meslek Dersleri Öğretmeni olarak çalıştıktan sonra Edirne Kız Öğretmen Okuluna aynı görevle atandım. 1993’de emekli oldum. Şiirlerim bir çok dergide yayımlandı, yayımlanıyor.
İkisi ortak, biri düz yazılarımdan oluşan on dört kitabım var. Üçü çocuklar için şiirler.
TYS üyesiyim… Ödüllerim de var.
17.Nisan Öğretmen okullarının kuruluş yıl dönümü, kutlu ve mutlu olsun, kapanmış olsalar da…
-------------------------------------------------------------
Kendimi bildim bileli bu okulların demirbaşıyım. Son olarak Edirne kız öğretmen okulunda çalışmışlığım var. Ve 1983 yılında aynı okuldan emekli oldum.
“Alnımızda bilgilerden bir çelenk/ Nura doğru can atan Türk oğluyuz..
Bu marşı yıllarca söylemenin hazzını yaşadım.
O zamanlar her ilde iki öğretmen okulu vardı hemen hemen.
Sonra sonra ve nedense bu okullar birer birer kapatıldı. Yüz yıllık Edirne kız öğretmen okulu da sosyal bilgilere dönüştürüldü.
Şu anda benim hemen hemen çalıştığım Edirne kız öğretmen okulu s0osyal bilgilere dönüştürüldü. Neden öyle oldu, anlamak ve yorumlamak oldukça güç.
Geçen yıl mezunlarla buluştuğumuz mayıs ayında bir gün, bahçede kutlamak zorunda kalmıştık, yirmi yıl çalıştığım okulumda.
Şimdilerde fakültelere yüklendi bu iş. Öğretmen okullarındaki o ruh kalmadı artık. Oralardan mezun olanlar bence memur öğretmen statüsünde. Gireyim çıkayım, maaşımı alayım noktasında her şey, Niyetim suçlamak değil elbet; o ruhun kaybolduğunu belirtmek istiyorum yalnızca.
Bu aralar, özel okullar gündeme girdi. Belki gerekliydi, belki gereksiz. Ancak bizim eski okul müdürümüz derdi ki: Öğretmen tüccar değildir..
Gerçekten eğitim bir özveri mesleğidir… Mesleği çekemeyenler, öğretmenliği küçümseyenler elbette var. Hele son zamanlarda öğretmen diye atananlar ve falaka kafalılar mesleğin içine etmekteler desem yanılmış olur muyum, bilmiyorum.
Siyasetin girdiği yerde sağlıklı öğretim olur mu, bilmiyorum. Yetersiz adamları. Öğretmen diye atamanın ve yüzlercesini bekletmenin bir anlamı olabilir mi? Sanmıyorum.
“Alnımızda bilgilerden bir çelenk/ Nura doğru ant içen Türk genciyiz…”
Bu marşı söylediğimiz günler yeniden canlansa, köy enstitüleri yeniden açılsa… Diyesim geliyor ama anlayan dinleyen olur mu?
Olmaz olmaz.. demek en doğrusu galiba!...
ÖĞRETMENİN EMEĞİ
Öğretmenin emeği
Ekmeğidir güzele akan suyun
Açar al gülleri
Alnında geleceği
Yorgunluğu
Öğretmenin alın teri
Sular
Kırsal kentlerin alın yazısını
Kanat çırpar kuşlar aydınlığa
Geçmişin ak yüzünde
Mesleğine vurgunluğun
Öğretmenin çabası
Geleceğin en mutlu bir damla teri
Sabırsızlığın ateşidir
Kaleminin ucunda tutuşan
“Yurtta barış, Dünya’da barışın rengi
N.T