Ülkemizin birçok ilinde ilçesinde, köyünde yağlı güreşler yapılmakta. Sayısını bilmiyorum ama, bir çok yerde yağlı güreşler yaşatılmakta. Bir de karakucak güreşleri var. Yağlı güreşin öncüsü sayılabilir. Bu güreşlerde kıspet yerine başka bir giysi kıspet gibi giyilmekte.
Bunlar Kırkpınar’ın rövanşı anlamına da gelmekte.
Sanırım bizim Lalapaşa’da da yapılıyor.
Nerede olursa olsun yağlı güreşin başkenti Edirne’dir. Edirne Kıkpınar’da Başpehlivan olan güreşçi aynı zamanda Türkiye’nin de Başpehlivanıdır.
“Kırkpınar’ın öyküsü artık bilinmekte. Ancak Sarayiçi’nde yapılan etkinlikler bir hafta sürmekte. Asıl amaç güreşler olmakla birlikte alışveriş, gezmek eğlenceler de sürmekte.
Ayrıca şehrin çeşitli yerlerinde yapılan konserler, gösteriler, ve halk oyunları da güzelliklerin uzantıları. Saraçlar caddesinde düzenlenen konserler övgüye değer doğrusu. Aynı yerde oluşturulan resim sergisi de olağanüstü.
Yani, tarihiyle, coğrafyasıyla özetle her şeyiyle başken olmaya layık bu güzel kentimiz Yağlı güreşlerin de başkentidir.
Ben de bu etkinliklere şiirlerimle aksesuar olmak istiyorum, devede kulak olsa bile
İŞTE YİNE KIRKPINAR
İşte yine Kırkpınar
Şölen şenlik Edirne
Geleceğin güneşi
Bir yaz günü yelinde
Doğar yeniden her yıl
İşte Sarayiçi’nde
Geleceğin sesini
Yaşatır sonsuza dek
Geçmişin anısında
Davul-zurna sesiyle
Sular bile oynaşır
Bu günlerde Meriç’te
Renklerde uçar durur
Çiçek açar fişekler
Minareler üstünde
İnceliğe el eder
Yüzyılların yapıtı
Göklerden Selimiye
Yiğitlerin öyküsü
Dillenir güle gelir
Kırka karışır sular
Akar durur pınarlar
Kırkpınar dile gelir.
Dürüstlük anıtında
Mertlik bizim mayamız
Her şenlikte şölende
Yüzyıllık kardeş gibi
Yüzyıllarla elele
Ve gönül gönüle
Şu bizim Serhat Edirne
N. T.
Bu yazıyı geçen yıl yazmıştım. Şiir daha eski. Zaten, hemen hemen her yıl aynı şeyler yaşanmakta. Davul-zurna ekibi, cazgır, Kırkpınar Ağası, Yer ve kule hakemleri, her sıklette yarışan pehlivanlar… Baş pehlivana altın kemer de ödül. Bu kemeri üç yıl ardı ardına alan başpehlivan madalyanın da sahibi olur
Bu şenlikler bir hafta sürecektir. Güreşler Cuma günü başlar ve Pazar günü akşam üstü sona erer. Düzenleme de eskisi gibi değil. Daha derli toplu son yıllarda. Altmışın ilk yıllarında gelmiştim ilk kez, Otellerde yer , lokantalarda aş bulamazdık. Sarayiçinde ise bol bol köfteci olur. Tunca kıyısında çevirmeciler konuşlanırdı. Çevirme kokuları her yere yayılır, tok bile olsanız karnınız acıkırdı. Tuhafıma giden tek şey fiyatlar olmuştu. Su bile normal fiyatının üç katı olurdu. Kültür ağırlıklı etkinlikler de şenliklere renk katardı.
Bu yıl da öyle olur, sorun çıkmadan sonlanır umarım.
Haydi Edirne bu yıl da en güzel biçimiyle yaşat bu geleneği.
Bu yıl ilk kez sumocular da gösteri amaçlı gelecekmiş. Öyle söylendi, yazıldı. Umarım daha etkili ve gösterişli olacaktır yağlı güreşler bu yıl da
Haydi Edirne yine el ele gönül gönüle…
Vesileyle şu sözü de anımsatmalıyım:
“Edirne’ye gel—Ciğerimi ye”
Bir yıl daha bitti.Bu kez umulmadık şeyler oldu. Kırkpınar Ağası bu kez el değiştirdi. Yeni Ağa Ufuk ÖZÜNLÜ Başpehlivan ikinci kez YUSUF CAN ZEYBEK oldu ve altın kemeri taktı. Bir kez daha olursa , kural gereği altın kemer onun olacak… mış.
Güreşler olaysız olarak başladı ve bitti. Her şey mükemeldi diyebiliriz. Sorunlar da yoktu denemez. Yine de aşırı sıcaklara rağmen, güzel güreşler izledik aşta Edirne belediyesi ve hizmeti geçenleri, yani ilgili ve yetkilileri Edirne’ye yakışan bir biçimde yaşandı her şey. Onun için bez olay için YAĞLI GÜREŞLERİN BAŞKENTİ (KIRKPINAR)EDİRNE diyorum. Ve öyle bakıyorum olaya…