Merhabalar motosiklet tutkunları.
Bugünden itibaren motosiklet ağırlıklı olmak üzere bazen güncel, bazen tarihsel, bazen fikirsel, bazen düşsel konularla Vatandaş gazetesinde yazılarıma devam edeceğim.
Yazılarımın çoğu motosikletinizle yapabileceğiniz yollar, planlayabileceğiniz rotalar üzerine olacak. Meteorolojiden aldığımız bilgilere güvenerek vereceğim rota tavsiyeleri, meteoroloji bilgilerinin hatalı çıkması durumunda boş tavsiyeler olacak. Bu sebeple meteoroloji tahminleri kaynaklı hatalı tavsiyelerim için hepinizden şimdiden özür dilerim.
İlk yazımızda meteorolojik havaların gün içinde sürekli değişmesi sebebiyle rota tavsiyesinde bulunamayacağım ancak şehir içinde yolların durumu sebebiyle çok dikkatli sürmenizi öneririm. Gerekli olduğu için yapılan kazıların dolgularının yeteri kadar iyi olmaması sebebiyle olmadık anlarda karşınıza çıkacak çukurlar, ya da çukurlardan kaçan diğer araçlar başınızı belaya sokmasın.
Daha önce de dile getirdiğim bir uyarıyla yazımıza son verelim:
CADDELER PİST DEĞİLDİR
Özellikle sabahları soğuk olan havaların öğlene doğru ısınmasıyla motorlarına atlayan iki teker sevdalıları serin havaya rağmen güneşin ve motosiklet sürüşünün tadını çıkarırken bu durum bazı motosiklet sürücülerinin caddeleri pist sanmasıyla oldukça tehlikeli bir hal almakta. Kimileri işin bu tehlikeli yanını sevdiğinden caddeleri pist olarak kullanmaya devam edecek, ve ardı ardına gelen motosiklet kazalarında canlar yitecek. Kimileriyse işi profesyonel boyuta taşıyıp güvenli bir şekilde hem yarışmanın adrenalinini ve zevkini yaşayacak. Peki bu konuda ne yapmak gerekir?
İşte bu soruya Türkiye'deki tüm motosiklet yarışlarının sorumluluğunu ve bu konuda yaptırım gücünü elinde bulunduran Türkiye Motosiklet Federasyonu, resmi internet sitesinde şu şekilde cevaplandırıyor:
“Genellikle caddelerde hızlı motor kullanan motosiklet kullanıcılarının getirdiği bu sorunun yanıtı oldukça geniş. Herşeyden önce caddelerde motosiklet kullanmakla pist veya parkurda kullanmak çok farklıdır. Caddelerde trafik kuralları yarışlarda ise yarış kuralları vardır. Neredeyse hiçbir motosiklet yarışçısını caddelerde tehlikeli motosiklet kullanırken göremezsiniz. Çünkü tüm adrenalin ve hız tutkusu pist ve parkurlarda yaşanır. Yarışçı olmak oldukça emek isteyen, zaman gerektiren bir uğraştır. Başlamak ise düşünüldüğünden çok daha kolaydır. Türkiye'de yapılan tüm motosiklet yarışları
TMF(Türkiye Motosiklet Federasyonu)'nun iznine bağlıdır. Çünkü yarışların özel bile olsa güvenli ve doğru yapılmasından emin olunması gerekir. Buna bağlı olarak yarışacak sporcuların TMF tarafından verilen lisansa sahip olmaları gerekir. Bu noktada devreye kulüpler giriyor. TMF'nin sitesinde görebileceğiniz kulüplerden biri aracılığıyla lisans çıkarılabilir. Lisans alabilmek için motosiklet kullanmaya engel bir sağlık problemi olmamalıdır. Bu doktor raporuyla belgelenir. Yarışılacak kategoriye göre yarış kurallarına uygun bir motosikletiniz olması gerekiyor.
Bununla ilgili teknik dökümanı yine www.tmf.org adresinde yarış kuralları kitapçığında bulabilirsiniz. Burada yine önemli bir soru gündeme geliyor, motorum yoksa yarışamaz mıyım? Yarışmak için motosikletinizi kendiniz ayarlamak zorundasınız. Yarışlara katılım ise ücretsiz. Yarış takvimi her sezonun başında açıklanır ve yarışlar bu takvim çerçevesinde kulüpler tarafından gerçekleştirilir. Eğer ilk kez yarışıyor ve lisansınız yoksa bir defaya mahsus doktor onaylı geçici lisansla yarışabilirsiniz.
Lisanslar ücretsiz olup doğru olanı sezon başlamadan lisans işlemlerinin tamamlanmış olmasıdır. Lisansınız tamam, motosikletiniz hazır, şimdi yapmanız gereken kulübünüzden destek alarak eğitim almak. Caddede veya arazide motosiklet kullanmak ve yarış tamamen farklı şeylerdir . Zaman zaman TMF bu konuda eğitimler düzenlemekte veya özel kuruluşlar veya kulüpler sık sık eğitimler ve kamplar düzenlemektedir. Lisans, motosiklet, eğitim tamam, artık size düşen rakiplerinizi geçip kupayı almak üzere kürsüye çıkmak.”
Benim tavsiyem; Federasyonu dinleyin.. Tekerinize taş gelmesin.