Trakya’mızın çok uzun ve tarihi yönden de çok uzun bir geçmişi var. Anlatmaya kalksan günler yetmez. Yazmaya kalksan ciltlere sığmaz…
Güzellikleri ve sorunlarıyla yaşayan ve Avrupa’ya açılan bir kapı olma özelliği ve coğrafi varsıllığıyla göz dolduran bir yapıda.
Sorunsuz insan ülke ve dünya hiçbir zaman olmamış, belki de hiç olmayacak.
Trakyamızın da kendine göre sorunları olduğu bilinen bir gerçek
Konu ile ilgili gerçekleştirilen toplantıda Belediye Başkanımızın vurgusu, beni çok etkiledi. Diyor ki: “TRAKYA’yı SANAYİ KATLİAMINA KURBAN ETMEYECEĞİZ”
Her şeyi özetleyen bu söylem her şeyi tümden anlatmakta, özetlemekte.
Doğrusu heyecanlandım.
“Trakya’nın verimli topraklarını ve güzel havasını…” koruyup çarçur e etmeye kimsenin hakkı yoktur elbet. Sonra doğa bize cephe alır. Gelecek kuşaklar lânet okur.
Aklıma gelen önemli sorunlar:
*Keşan’da hava kirliliği,
*Vize’de termik Santral,
*Istıranca’larda taş ocakları,
* Ergene Nehri kirliliği,
*Saros’da yapılaşma çarpıklığı,
*Çerkezköy Çorlu ve civarında fabrika yoğunluğu,
*Edirne’de su baskınları…
Trakya’nın ilk sakin kenti Vize ormanları temiz havası Karadeniz kıyılarıyla bulanmaz güzellikte… Amaç Tarım ambarı olarak bilinen bu toprakları korumak ve güzelleştirip varsıllaştırmak görevi üzerinde yaşayanlarındır.
Kurumlar ve halk bu gelişmelere tepkili. Gereken uyarılar yapılmakta, konu irdelenmekte.
Sanayideki gelişmelerden yararlanmak elbette gerekli ve önemli
Ancak doğaya çevreye ve ya da insanlara zarar verecekse önlemler alınmalı ya da vaz geçilmelidir diye düşünmek istiyorum. Trakya halkının duruşu ve görüşü anladığım kadarıyla bu yönde. Doğayı korumanın ve güzelleştirmenin temel taşı insandır: bildiğim kadarıyla…
Burada bile bakıyorum dünyanın masrafı yapılarak hizmete açılan tesislerin çevresine bakın, çoğu rezalet. Oysa bir güzellik çevresiyle de temeli güçlendirilmeli. Güzellik yalnızca vitrinlerden ibaret olmamalı. Dil konusu bile sorunları ve yabancılaşmasıyla geçerli. Tabelalara bir bakın Türkçe sözcük göremez ya da tek tük görebilirsiniz. Nedir bu yabancı özentisini anlamak olası değil. Cadde kenarlarındaki çiçekler… Yalnızca kendi dükkanının önünde olanları sulasalar her şey başka türlü olabilir. Oysa biz ne yapıyoruz. Belki de gübre diye İzmarit bırakıyoruz. Çöp bidonlarını kullanmak bile devede kulak.
Yani şu kendin güzelleşmesinde katkımız olsa, günaha mı gireriz. Ortalığı paralayan ve kasıtlı yapıldığı sanılan egzoz gürültüleri de işin cabası….
Güzel, alımlı,turist çeken bir Trakya düşünmek istiyorum…