Apartmanlar, gökdelenler çıktı, mertlik bozuldu…Beton sıradağları doğayı yok etme peşinde yüzyılımızda.
Siteler, siteler, siteler… Beş katlı ile başladı on bir on iki katlı gökdelenlerle ışık hızıyla sürmekte. Orman alanları ve ekime, dikime uygun ovalar bile apartmanlaşmakta.
Çağın binaları bunlar… İnsanları bir araya alt alta üst üste toplayıp birbirlerine yabancılaştıran, Birbirlerinden uzaklaştıran. Ne akrabalık kaldı, ne komşuluk, ne arkadaşlık… Ben duygusu öyle bir hodri meydan çekiyor ki:sevgiyi, saygıyı yok ediyor, silip süpürüyor. İnsanlarda insanlık kalmayacak bu gidişle…
Dönelim toplu yaşamın faziletlerini öte yanına…
Bu evlere taşınalı neredeyse otuz yıla yaklaştı.Gürültü patırtı, hay huy hiç eksik olmadı . Olmadı bir yana ışık hızıyla sürmekte.
Ev sahibi olmanın (ekonomik yönden ) iyi bir yolu. Görüldüğü gibi dağ taş ev doldu. Böylece kendi kendine ev sahibi olmanın kale duvarları yerle bir oldu.Yıkımdı, enazından…
Bu toplu yaşam konusunu ben yine sonraya bırakayım. Ya da bir tanesini anlatayım. Kuzeyimizde bir boş arsa vardı Eskiden tarlaydı. Sonra uzun yıllar anız olarak kaldı. Birkaç yıl önce satıldığını duyduk. İnşaat başladı. Bizim siteye kırk elli metre kadar. Sabahın erken saatlerinde başlayan kulak tırmalayan tak tuklar akşama kadar iki yılden fazla sürdü. Ve kocaman bir bina çıktı ortaya… Öfbe dereken mantolomalar başladı… Şu anda bizim site mantolanmakta. Yani her an süren gürültü kirliliği bir türlü bitmek bilmedi. Sanki biteceği de yok. Belki Mahşerde!..