Bölgemiz verimli toprakları ile bir tarım ili konumunsa. Ülkemiz için de en önemli gelir kaynağını tarımdan sağlanıyor. Tarım ürünleri yaşamımız için olmazsa olmazı. Dünya nüfusunu artması ile tarımın önemi her geçen yıl artıyor. Edirne ilimizin yüz ölçümü 609 709 hektar büyüklüğünde. Bu toprakların 370.948 hektarı tarım için elverişli ekilebilir topraklar. Topraklarımızın 104.502 hektarı ormanlık alan. 57.409 hektarlık yer çayır ve meradan oluşuyor. Bu alanlar her geçen yıl azalıyor.
İlimiz topraklarından 7.902 hektarlık alan tarım dışı topraktan oluşuyor. İlimizde sulanabilir topraklar yeterli değil. Edirne çevresinden üç nehir geçmesine karşın “Su akar Türk bakar” misali bu kaynaklardan yararlanamıyoruz.
Topraklarımızın sadece 80.569 hektarlık alanda sulu tarım yapılıyor.280.378 dekarlık alanda kuru tarım uygulanıyor. Yeterli oranda yağış almayan bölgemizde kuru tarım yapan topraklardan çiftçilerimizin gelir düzeyi çok düşük,masraflarını dahi karşılayamıyorlar.
Tarım alanlarımızın %97’si tarla bundan%2’sinde sebzecilik, sadece %1 hektarlık alanda meyve ve bahçe alanı olarak kullanılıyor.
Tarım alanlarımızın durumu bu. Topraklarımızda sulu tarımın yapılması ile verim katlanarak artacak. Bazı bölgelerimizde yılda iki ürün alınacak. Çiftçi vatandaşlarımız teknolojiden yararlanarak topraklarını işliyor. Toprağından yüksek verim almak için tüm imkânlarını kullanıyor. Akaryakıt fiyatını yüksek olmasını maliyeti artıracağını düşünerek tarlasına gerekli hizmeti yapamıyor.
-------------
DEVLET DESTEĞİ ARTMALI
Yasa gereği ülkemizde elde edilen toplam gelirin (GSMH) nın %1’i tarım kesimine ayrılması gerektiği halde çiftçilerimize yapılan destek bu oranın çok altında. Yapılan ürün ve diğer destekler gecikmeli olarak yapıldığı için fayda sağlamıyor. Bölgemizde tarım kesimi arasında kooperatifçilik gelişmediği için ortak hizmetler sağlanamıyor.
Az topraklı çiftçilerimiz traktör ve diğer ekipmanları için ölü yatırım yapmak zorunda kalıyor. Bugün bakıyorsunuz çiftçilerimizin konutları önünde atıl durumda olan tarım ekipmanlarını görürsünüz. Çiftçilerimiz kredi bulmada bankaların cazip görünen imkanlarını kullanmak zorunda kalıyor. Borçlarını ödemediği zaman borç batağında kalıyor. Bugün çiftçiler, köylüler arasında bankalara borçlu olanların oranı gittikçe artıyor. Tarımı ihmal eden gerekli desteği sağlamayan ülkeleri kalkınamayacağı gerçeğini dikkate almıyoruz.
Bunu sonunda tarım alanlarından yeterli ürün sağlanamaması sonucu onlarca tarım ürününü başka ülkelerden ithal etmek zorunda kalıyoruz. Daha önceleri dünyada tarımda kendi ihtiyacını sağlayan yedi ülkeden biri olan ülkemiz bugün çok daha geri düzeyde.