Yaş yetmişi geçince sağlık ocakları, hastaneler, eczaneler… ister istemez devreye giriyor. Ben de bir nedenle gittim bir yeni hastaneye…
Geççe bir zamandı. Yani öğleden sonra daha uygun olabilir diye…
Gittik…
Aradığımız sekreterliğe ulaştı sonunda. O anda mümkün değilmiş, dedi sekreter. Peki o zaman uygun bir zaman için randevu alalım dedik
Biz şimdi buradayız, randevu almak istiyoruz… Olmaz, dedi…
Yetmedi…
Ertesi gün saat sekizde orda olacak ve sıramızı bekleyecek mişiz.
Ben bu uygulamadan hiçbir şey anlamadım. Eh, “Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az” demekten başka çözüm yok, galiba…
----------------------------.
Başka bir saptama…
Ekranlardan bu kez. Öyle çekimler izliyoruz ki bazen, Şarkı, türkü söyleyen şarkıcıların, ağzının içini görmek olası. Dişler dil, gırtlak hatta küçük dili bile görüntüde.
Bu görüntüler bence hiç ama hiç hoş değil. İnsanın şarkı izleme edebi sirkeye dönüşüyor bir anda, Dekolte giysiler, sonra… Onun da bir ölçüsü olmalı, aşırılıklardan kaçınmalı kanımca. Mini etek örneğin, süper miniye dönüşmekte.
Bir de şarkılara eşlik eden orkestra üyelerine aynı giysileri giydirmek. Ne gerek var? Peki yüzleri? Onlara da aynı maskeyi takın olsun bitsin.
Ve biri kitap…
“Osmanlılardan Günümüze
TRAKYA’DA İPEK ve İPEK BÖCEKÇİLİĞİ”
Ortaklaşa hazırlanmış bir yapıt.
Yazarlar: A.Özgür AĞIRGAN - Mehtap AĞIRGAN - Mehmet AĞIRGAN
- günümüze yansıyan yaşantı biçimleri. İlgilenen ve yarınlara ışık tutan detaylı bir araştırma...
Günümüzde ipek böcekçiliği artık ve bildiğim kadarıyla ama bizim bölgemizde yok.
Oysa o günlerden kalan ve hala yaşayan dut ağaçları Yıldırımın oralarda yaşıyor.
Vize’nin Evrencik köyünde iki yıl öğretmenliğim var. Oradaki okullardan daha eski olanının bahçesi dut ağaçlarıyla doluydu. Demek ki orada ve bölgenin bir çok yerinde ipek böcekçiliği yapılıyormuş.
Bir Yunanistan gezimizde ipek böcekçiliği yapılan bir yeri ziyaret etmiş,
Olan biteni ve üretilen ipekleri görmüştük. Oralarda olay sürdürülüyordu, özetle
Bizim ipek böcekçiliğimiz ise köreltilmiş, nedense?
Bu 110 sayfalık yapıtın en önemli özelliği, kısa bir süre önce yitirdiğimiz Mehmet Ağırgan’ın ölmeden önce basılması ve Ağırgan’ın olayı yaşaması. Bu yapıtın belki de en büyük özelliği…
Emeği geçenleri kutluyorum. Dahası gelir umuyorum.