Her öğretim yılının başlangıcında duygusallaşır ve yıllar öncesine akıp giderim.
1968-1969 Öğretim yılında Edirne İlköğretmen okulu son sınıf öğrencisiyiz. Öğrenci işlerinden sorumlu Rahmetli Müdür yardımcımız Faruk CANATAN öğretmenimiz benimde içinde bulunduğum 1952 doğumlu arkadaşlarımın yaş tashihi yaptırmalarını söylemişti. Yoksa mezun olsak bile göreve başlayamayacaktık. Yaş tashihlerimizi yaptırarak öğretmen olarak atanmaya hazır hale geldik.
O yıl bütünlemeye kaldığım için Eylül döneminde mezun olmuş,30 eylül 1969 tarihinde Manisa iline atanmıştım. Elimde bir bavulla Manisa İl Milli Eğitim Müdürlüğü kapısındaydım. Heyecanlıydım. Öyle ya artık Eğitim ordusunun neferi olmanın sorumluluğunu taşıyacaktım.
O zamanlar atamalar il emrine yapılıyordu. İl Milli Eğitim Müdürlükleri görev yerlerimizi belirliyordu.
Görev yerim Salihli İlçesi Çakaldoğan köyü olarak belirlenmişti.
Salihli İlköğretim Müdürlüğüne gittiğimde adı geçen köyde ilk defa okul açılacağını ve tek öğretmen olarak görev yapacağım söylenince biraz panikledim. Köye ulaşımın bir kısmının İzmir –Uşak treni ile Yeşilkavak köyüne oradan dokuz kilometre yaya olarak Boz dağların eteklerindeki köye varacağım anlatılınca duygu dünyam alt üst oldu.
Görev yerime vardığımda üstü toprak dağınık evlerin olduğu yerleşim yerini görünce şaşkınlığım artmıştı. Çünkü Trakya’da böyle yerleşim yeri görmemiştim.
Köy Muhtarlığının kendi imkanları ile hazırladığı bir derslik ve benim kalabileceğim bir odadan ibaret binada Eğitim-Öğretim yapacaktım.
İlk kez okul açıldığı için 222 sayılı kanun gereği 7-14 yaş aralığındaki tüm çocukları kayıt altına aldım. Köylünün okula karşı istekli olması işimi kolaylaştırmıştı.
40 yeni kayıt,15 komşu köy okuluna giden öğrencimle baş başaydım.
İki yıl görev yaptığım bu yerleşim yerinde sadece öğrencilerimin değil bütün köy halkının öğretmeni olmuştum.
Onlara Cumhuriyeti, İstiklal Marşını,Bayrağı ve Atatürk’ü anlattım.
Dönemimde görev yapan tüm meslektaşlarım Ülkemin kılcal damarları sayılacak köy ve mezralarda Bayrak ,İstiklal marşı ve Cumhuriyet oldu. O yerler şimdi öksüz okul zilleri susmuş yapayalnızlar.
Zamanın hızla aktığı günümüzde Eğitimde fırsat eşitliğinin daha kolay sağlanacağı imkanlar varken istediğimiz hedefe ulaşamıyoruz.
İnsan kaynaklarımızı yetenekleri doğrultusunda değerlendiremiyoruz.
Aradan sıyrılan beyinlerimizi bir daha geri dönmemek üzere uluslar arası tekellere kaptırıyoruz.
Nitelikli insan yetiştirmenin yolu Akıl ve Bilimi rehber edinmeden geçtiğini unutmadan,
Eğitimin Devletin asli görevi olduğunu göz ardı etmeden İnsanımıza yatırım yapalım.
Daha iyi bir gelecek umuduyla öğrencilerimize başarılar,
Eğitimin asli unsuru olan öğretmenlerimize kolaylıklar diliyorum.
OKUL ZİLLERİ SUSMASIN.