Halk arasında kendisini olduğundan büyük göstermek isteyen, böbürlenerek güçlü çevreleri de arkasına alıp halk arasında ,itibar kazanmak isteyenler için genellikle “ İt  kağnı gölgesinde yürür kendi gölgesi sanırmış” benzetmesini yaparlar. Maalesef, toplumdaki çarpıklık bazı kesimleri bu konuma getirdi.

Bakıyorsunuz, bugüne kadar farklı görünüş sergileyenler birden bire değişerek bambaşka görüntü oluşturmaya başlarlar. Bu kişileri gördüğünüzde tanıyamazsınız. Dünün çulsuzlarının bugün zenginler  arasında yer alması sizi hayrete düşürür.

Bu kişilerin birden bire ekonomik durumları değişip nasıl kazandıkları belli olmayan maddi imkanlarıyla toplum arasında daha fazla itibarlı hale gelirler. Ona buna afra tafra yaparak akılları sıra toplumda kendilerine bir üstünlük sağlama çabasına girerler.

Ne acıdır ki, toplumumuzda bu tür kişiler bazı yerlerde oluşmaya itibar görmeye başladı.Bakıyorsunuz karakteriyle, toplum arasındaki itibariyle olumsuz görüntü oluşturan bazı sonradan görmeler halka tepeden bakmaya insanları hakir görme alışkanlığı edindi.

Onlar paranın her şeye kadir olacağı inancındalar.

Bu anlayışta olanların toplumda itibar görmesi, küçük çıkarları uğruna ezilip bükülen omurgasız insanların bunlara gereğinden fazla değer vermeleri onları daha da cesaretlendirir.

Bu kişiler kendilerini “dev aynasında” görmeye başlar. Bu yapıda insanlar toplum arasında sevgi ,saygı dayanışma duygularını da yok sayarlar.

Onlar için her şey paradır, kendi çakarlarıdır. Toplumda yerleşmiş kutsal değerlerin, milli duyguların onlar için önemi yoktur .Kendi çıkarları için her şeyi yaparlar.

Ne acıdır ki  bu tür sonradan görmeler toplumun dokusunu zedeliyor.

------------------

FIKRA

TASLAK

Kocası karısına hışımla bağırıp çağırmaya başladı.

“Erkeğin önemi aslında şuradan belli, oluyor. Allah’ımız bile onu kadınlardan önce yaratmış.”

Kocasının bu sözleri üzerine karısı şu yanıtı verdi:

“Aklına şaşarım. Bir sanat eseri yaratmak için önce bir taslağının yapıldığını bilmiyor musun . Allah sizleri de bir taslak olarak yaratmıştır”

--------------------

DARÜŞŞİFALARDAN HASTANELERE

Tarihimizde ilk darüşşifa 1. Beyazıt tarafından 1399 yılında Bursa’da yapıldı. Bu kuruluşlar hastaların iyileştirilmediği, sağlık kuruluşlarıydı. Bu kurumlarda tıp öğrenimi de yapılırdı.Bulaşıcı hastalıklar,akıl hastaları ve kadınlar için hastanede ayrı bölümler vardı.              

İlk Osmanlı darüşşifası olan “ Bursa Darüşşifası” on iki odalıydı. Bir başkatip 2 eczacı, hastalara ilaç veren iki şerbetçi, aşçı,ekmekçi ve hademe darüşşifada görev yapıyordu. 1. Beyazıt Bursa Darüşşifası için Mısır Memluk Sultanı MeliküzzahirBerkuk’tan usta bir hekim istemiş, o da Şemsettin Saagir adındaki hekimi göndermişti.

.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.