Günlerdir sisle yatıyor, sisle uyanıyoruz. Sabah ve gece ayazpaşa kol gezmekte günlerdir. Uzun zamandır yağış da yok.
Ağaçlar ve yaprakları sararıp solmakta. Yerler yapraktan halılarla kaplanmış gibi. Sarıdan kızıla doğru yaşanan renk cümbüşü insanın içine hüzün serpiştirmekte.
Ahmet Haşim ne demişti: “Melali anlamayan nesle aşina değiliz.” Bir güz gününe yakışan bir yaklaşım. Bir şarkı da “Güz gülleri gibiyim hiç bahar yaşamadım.” Diye başlıyor; niye ki? Yani iki baharın da insan üzerindeki etkileri oldukça “yumuşak yumuşak” hüzün ve yaşama sevinci.
Bu gün ayazı üzerinde taşıyan, ama güneşli ve ayaz bir gün. Geceden düşen yaprakların üzerinde yürürken bir “serçedes olayı geldi aklıma:
Keşan Enez yolundayız. Gülçavuş sahilindeki yazlığa gidiyoruz. Yüz, yüzelli metre önümüzde bir döküntü araba. Sallana sallana gidiyor. Arka camda bir yazı:SERÇEDES
Dikkatimizi çekti. Aaa mersedes!.. dedik. Biraz daha yaklaşınca yazının mersedes değil serçedes olduğunu gördük ve epey güldük. Bir yansıtma mekanizmasının tipik örneği gibi geldi bana. Olayı o günlerde köşeme almıştım. Epey oldu aslında. Bu kez aynı olayı şiirleştirmişim.
SERÇEDES
Serçelenmek bir yürüyen sevdanın mazotu
Bir-den serçedes oluverdi evrensel boyutlarda
Kazma-kürek yollarında sek-sek oynar
Viraj oğlu viraj, viyadüklü albeni
Bir kırık dökük serçe
Bir de baktım serçedes olmuş
Keşan-Enez yolunda
Meşin yuvarlak dönüşünce
Uzaylı mavi portakala
Yukarı mahallenin rant deposu
Hasta yandaşlar cahiliye defteri
Ya da doğuştan hastalar kampı
Sen sağ ez ve yaşa ve sömür
Ben katlanırım alkışlarım da
Delik ceplerin son kuruşuyla
Dış kapı
Yine direkten döndü, doksandan
Ne denli bir hastalık, kaça
Boşver hepsini haydi maça
Ben katlanırım alkışlarım da
Bir serçe otomobil üstelik döküntü
Bir de baktık mersedes olmuş serçedes
Enez-Keşan yolunda
N. TEZCAN
Yaprak dökümü zamanı kuzeye gitmek gerek. Istıranca ormanlarının meşeleri renk renktir, şimdilerde. Hele gidebilirseniz serçedesle!..
Ayazpaşa ordadır, ama olsun ; korunursanız zararı olmaz.
Markopaşa oralara gitmez, her kaptan su içmez
En iyisi Mazhar Osman, ne olursan ol yine bize gel, demişti, o zamanlar…
Yok, Mazhar Osman değil Mevlâna demişti bunu