"Elbette genel olarak tüm zamanların bilgeleri hep aynı şeyi söylemişlerdir ve tüm zamanların budalaları, yani ezici çoğunluğu da, tam tersini yapmışlardır: ve bu durum bundan sonra da sürecektir." Arthur Schopenhauer
Aynen öyle: “bu durum bundan sonra da sürecektir.”
Biz söyleyelim o budalalar da tersini yapmaya devam etsinler.
Çünkü çember/döngü hep böyle, döndü, dönmeye de devam ediyor.
Ölümden korkmuyorum. Nasıl ki doğuş varsa, ölüm de bir gerçek. Doğum ve ölüm: hayat denilen döngünün, yeniden var olma ile yeniden değişime ve dönüşüme girme aşamalarıdır.
Ben, nasıl ki önceki varlıkların bir tohumuysam, ben de, benden sonraki varlıkların tohumuyum.
Değişim ve dönüşüm süregelendir.
Evren hareket halinde, uyumlu ve bir bütün. Bütünün içinde Dünya,
Dünya'nın içinde hava, toprak, su ve ısı, bunlardan oluşan biz canlı ve cansız varlıklar.
Ezelden ebede, doğum ve ölüm devam edecek.
Ölümden korkmuyorum, çünkü doğaldır. Bedenim toprak,
bedenimdeki enerji ki o candır, hayattır; havaya, kozmosa karışacak.
Zihnimdeki bilgiler yazılarda, kitaplarda, anılarda benden sonraki neslin zihninde, yaşantısında; yani hayatta kalmaya, yaşamaya devam edecek.
Ama endişeliyim.
70'i aştık.Sıra bizim kuşakta.Mütevazı, mücadele dolu bir yaşamım oldu.Çocukluğumdan, gençliğime hep çalıştım.
Emeğimle, alın terimle geçindim.Kimseye emir vermedim.
Hüküm de kesmedim.Benim ki benim de demedim.Rüşvet alıp vermedim.Yalan söylememeye gayret ettim.Hırsızlık yapmadım, yapanların karşısında oldum.
Kimseyi sömürmedim, sömürenin karşısında oldum.Para kazanmaya değil gönül kazanmaya çalıştım.Savaşı değil barışı savundum.Zalimin değil mazlumun yanında oldum.
Matematiği, felsefeyi, edebiyatı ve çocukları sevdim.
Emir veren paşalar, kibirli valiler, benimki ben diyen politikacılar, rüşvet veren ve alan iş bilirler, insanların emeğini, alın terini sömürenler, ölüm kapılarını çaldığında, uzatmaları oynasalar da, bunların hiçbirini yapamayacaklar. Bu bir gerçek.
Doğa, ölüm konusunda adildir.
Er ya da geç, zengin yada fakir,
Herkes onu; var oluşunun sonunu, acı da olsa yaşayacaktır.
Bu da iyi bir şey, o nedenle, ölmede eşitlik olduğu için mutluyum!
Daha ne kadar yaşayabilirim, bilemiyorum.
Yaşıtlarım, tanıdıklar bir bir etrafımdan eksiliyor, çember daralıyor, yalnızlaşıyorum.
Hazan mevsimi misali, hayat ağacındaki yapraklar gibi, düşüyoruz toprağa. Bu işin sırası yok.
Kim güçlüyse,son yaprak misali,biraz daha fazla yaşar,sona kalan o olur.Hasılı; kaçınılmaz sonun arifesindeyiz.
Mesele kendinle, insanlarla, doğa ile barışık, gönül hoşluğu ile yeni bilinmeyen yolculuğa çıkmak.
Ötesi? Ötesini bilmiyorum, şimdilik yaşamaya devam!..
DOĞUM VE ÖLÜM
Ali Haydar Üzülmez