TOPLUM OLARAK PAYLAŞMAYI SEVMİYORUZ 

Maalesef Toplum olarak halkın ortak yararına olan konularda demokrasisi gelişmiş ülkelerde olduğu gibi birleşme ortak hareket etme alışkanlığı kazanamadık.

Toplum arasında bencillik, sadece kendi hakkımızı ön planda tutma, başkalarını hakkını yok sayma alışkanlığımız günlük yaşamımızda olduğu gibi ata sözlerimizde de yer almıştır ”Önce can, sonra canan, Benden sonra tufan,beni sokmayan yılan bin yaşasın “özdeyişleri toplum arasındaki bencilliğin egoistliğin çarpıcı örnekleridir.

Bunun yerine herkesin hakkıyla yetinme alışkanlığı kazanması,buna toplumun saygı göstermesi, halkın hakkına rıza göstermesi, daha huzurlu yaşamasına büyük katkı yapmaz mı.? Böylece,herkes kendi hakkıyla yetinir,başkalarının hakkını kendi hakkı gibi görmez.

Bu demokrasinin huzurun yasal hakların da daha da yaygınlaşmasına neden olur.

Bizim hakkımızın bittiği yerde, başkalarının hakkının başladığını unutmamalıyız.

Toplumda yaygın olan bu bencillik tutkusu dinimizce de yasak olmasına rağmen, toplum arasında var olan görüntü ile bir araya gelip yasal haklarımızı konularında örgütlenmeyi, ortak hak aramayı gerçekleştiremedik,onun sıkıntısını yaşıyoruz.

Toplumda birlikten güç doğar anlayışı bazı siyasilerce halka yanlış anlatılmaktadır.Bu hak arama yasalara karşı gelme şeklinde topluma lanse edilmek istenmektedir.

Bu ,toplumu korkutmaya yönelik uygulamadan çekinen, konu hakkında yeterli bilgisi olmayan toplu hak aramaya kuşkulu bakan insanlar sendikalara, meslek kurumu örgütlerinde yer almayı engellemektedir.

Bunun, topluma tanınan yasal bir hak olmasına rağmen ”Bana ne ben öyle yerlerde olmak istemem” anlayışı ile hareket edenler hakları zedelendiğinde bakıyorsunuz hakkını arayacak bir yer arama peşine düşüyor.

Onun için, toplumda ben anlayışı yerine ortak yararımız olan meselelerde biz olmanın, ortak hareket etmenin yararlı olacağını kabul etmeliyiz.”Bir elin nesi iki elin sesi var” sözcükleri de birlik olmanın faydasını ifade etmektedir.

Birbirine yardımda başka ülke insanlarına örnek olan, dayanışmayı seven halkımız ne yazık ki, toplumun geniş kesiminin yararına olacak konularda aynı duyarlılığı yeterince gösteremiyor.

Haksızlığa uğradığında da ne yapacağını şaşırıp hakkını alacağı makam ve yer peşine düşüyor .

Bunda da gücü yetmediği için eli boş dönüyor.Günümüzde yasal hakların aranması bir maliyet gerektiriyor.Bu maddi gücü olmayan çok insanımız hakkından feragat etmek zorunda kalıyor.Eğer bir toplumsal dayanağı bulunmuş olsa o kurum hakkını aramada kendisine yardımcı olacaktır..

Ülkemizde gündemde olan hak ihlali olaylarında görülen ,haksızlıklar yaşanmaktadır.Haklının değil güçlünün geçerli olduğu durumlarda kişilerin ve toplum yararına olacak hakların elde edilmesinde bir araya gelmenin zorunlu olduğu gerçeğini toplum her geçen gün daha iyi anlamaktadır

Demokrasilerde hakların elde edilmesinde bundan başka yöntem yoktur Demokratik kurallar çerçevesinde herkesin bu hakkı kullanabileceğini, bunu için bir engel olmadığını unutmamalıyız.

------------

FIKRA

UÇSA DA ,YÜRÜSE DE KEÇİ

Fıkra bu ya, bir köyde inadım inat diyen, kendi fikrinden başka kimsenin fikrini kabul etmeyen bir avcı arkadaşı ile birlikte ava çıkmış.

Bu arada dağın eteğinde bir karaltı görmüşler.

Her zaman kendi görüşünde ısrarcı olan avcı arkadaşına, gördükleri karaltının keçi olduğunu iddia etmiş.

Arkadaşı ise bunun kartal olduğunu savunmuş,keçinin oraya çıkmasının mümkün olmadığını söylemiş.Avcıların kartaldı,keçiydi iddiası sonrası gördüklerinin ne olduğunu anlamak için birisi tüfeğini ateşlemiş.Bu sesi duyan kartal havalanmış..

Bunu üzerine karaltının kartal olduğunu savunan avcı arkadaşına:

Gördüklerinin kartal olduğunu savunan avcı

“Bak gördün mü kartalmış” demiş.

Kendi fikrinde ısrara devam eden diğer avcı dediğim dedik tavrına devam ederek:

“Vallahi o uçsa da keçi ,yürüse de keçi”