“ESİNCE” VE “ÜÇ NAR AĞACI” İÇİN DEĞİNİLER

Hasan Akarsu

“ESİNCE” (1)

Ozan, yazar, eğitimci Necdet Tezcan 1942 Kırklareli-Vize doğumludur. Öğretmen okullarında meslek dersleri öğretmeni olarak çalışır. Son olarak Edirne Kız Öğretmen Okulu’nda çalışır ve 1993’te emekli olur. Üretkenliğini sürdürür ve onlarca kitabına bir yenisini ekler. “Esince” için “Şiirsel yazılar” dese de şiirleri ağırlıktadır. Şubat 2016’da çıkan “Kuşluk/Tan Esintiler”le kendi sesini bulduğunu, şiirde imgeyi dengede tutarak sözcük seçimine özen gösterdiğini belirtmiştim. O yıllarda da yurdumuzdaki kör gidişten yakınan ozanın şimdi ne düşündüğünü tahmin etmek zor değildir.

Ozan, yeni şiirlerinde yaşadıklarımıza tanıklık eder. Virüsle yaşadığımız yılların izlerini yansıtır.

Eriyip giden yıllara üzülür. Yaz kokusunu duyumsarken kışı anlamak için Istıranca’yı tanımak gerektiğini belirtir ve özlem şarkıları söyler: Özlem şarkıları söylerken/ Kurumuş gül yaprakları/ Çocukluğumun fundalığını özetler/ Ev ekmeği kokuları…” (s.11). Aşkın çiçekliğinde dolanır, aşk için, aşkla yazar. Yolsuzlukları görmeden edemez. Depremlerde yaşanan acıları anımsatır. Çocukluğundan beri “Şiir fidanı” eker toprağına: “…Ne derseniz deyin bu fidan elbette yeşerecek/ Bu fidan elbette ormana dönüşecek” (s.23). Sevgilisine seslenir, içindeki başkenti anlatır. Sesi dağların ıssızlığıdır, sevdası şebnemli.

Tezcan, kitabına aldığı düzyazılarda, günümüzde PTT’de, gönderilerde olan aksamaları, A. Uğur Olgar’ın değinisiyle yansıtır. Edirne-Vatandaş gazetesindeki köşesinde önemli gördüğü yazılara yer verir. “Ihlamur Kokulu Sakin Kent Vize” kitabıyla ilgili Hakkı Doğu’nun görüşlerine sevinir. Trakyalı ozan, yazar Mehmet Başaran’ın Süreyya Eryaşar’a ve kendisine yazdığı mektupları da anarak değerlendirir. Başaran’ın 40. Sanat yılı Edirne’de kutlanırken katıldığımı anımsarım. (1993). Yazar, spor ve futboldaki çelişkili durumlara, Atatürk’ün Edirne’ye üç kez gelişine, ailelerdeki boşanmalara değinir ve Edirneli araştırmacı yazar Ayhan Tunca’nın bir yazısını alır. Yayıncısı ozan, yazar Arslan Bayır’ı da unutmaz. Necdet Tezcan, “Esince” yazan ozan ve yazarlarımızdandır. Kutlarız.

“ÜÇ NAR AĞACI” (2)

Özlem Tezcan Dertsiz Necdet Tezcan’ın kızıdır. Edirne’deki sanat etkinliklerinde, 1990’larda lisede okuyordu ve sunuculuk yapıyordu. O da babası gibi kendini yazına, şiire adadığını kanıtladı.

“Ateş Alfabesi” için Mart-Nisan 2013’te Çini Kitap’ta çıkan yazımda Özlem, “Yaşadıklarının, duyumsadıklarının, özlemlerinin şiirini yazıyor. Belki de kaçıp giden ceylanını arıyordur kim bilir?” diye yazmıştım. “Üç Nar Ağacı”nda, önceden çıkan üç şiir kitabını bir arada toplar: Şimdi Gitsem Güz, Faili Mecnun, Ateş Alfabesi. Ozan, şiirlerini nar meyvesine, şiir kitaplarını ise nar ağacına benzetir.

Özlem Tezcan Dertsiz, bu üç kitabında da şiirini geliştirerek sürdürür. Anlatımıyla, söylemiyle, imgeleriyle ilgi çeker. Bireyselden toplumsala uzanan sorunlara değinir. İç dünyasının zenginliğini kanıtlar. Onun güzel ve etkileyici birkaç dizesini anmakta yarar var:

“… yaz, saçlarını toplayıp gitti, bırakıp güzü (s.10)…

camı tıklat, azalıyorum giderek// en uzak ülkesini özledim gözlerinin (s.12)…

kalbimde ay lekesi, yüzümde çiğdem (s.14)…

Şimdi gitsem güz/ kalsam hazan/ üç mevsimdir kapalı yazlık sinemalarım (s.16)…

trenlerini kaybetmiş istasyonum şimdi/ uzaklaştım ufkumdan, şaşırdım saatimi (s.25)…

güvercin öpmeyen gök neye yarar (s.30)…

aşk bir kez okumakla anlaşılmıyor (s.35)…

ırmakları sev derdi babam/ göller yerine/ açelya yetiştiren gözleriyle (s.39).

Ozan, “Faili Mecnun” yapıtında, müzikteki gamları sırasıyla alarak söyleyeceklerini söyler.

“Yağmur İstasyonu” şiirlerini trenleriyle anımsatır. Ay, aşk, ten, yaz, kar, göz vb. tınılarını anlatır. “Ateş Alfabesi” abece sıralamasıyla sürer. İkiliklerle yazdığı bu şiirlerini, başladığı harfle sürdürür. Özgün bir çalışma olarak değerlendirmekte yarar var sanırım. Ozanın “Üç Nar Ağacı”na sahip çıkması güzel. Kutlarız.

(1)Esince-Necdet Tezcan, Şiirsel Yazılar, Baygenç Yayıncılık, Mayıs 2024, 80 s.

(2)Üç Nar Ağacı-Özlem Tezcan Dertsiz, Şiir, Meşe Kitaplığı, Mayıs 2024, 110 s.

(Eliz Edebiyat, Mudanya, Eylül 2024)