ORMANLIK  ALANLARIMIZ YOK OLUYOR   

Edirne’nin 70 yıl öncesini hatırlayanlar bilir.O yıllarda sınırlarında ağaç olmayan, çevresinde yeşil alanı küçük de olsa ormanı bulunmayan tarlalar yoktur.O  senelerde  bölgemizin ormanlık alanın daha çok olması nedeniyle kentimiz daha çok yağış alıyordu.

Bölgemizde son yıllarda yağış oranı  özellikle kış aylarında ve ihtiyaç duyulduğu zamandaki  miktarı çok düştü.Özellikle tarım için  beklendiği zamanda yeterli  yağış olmuyor, İstatistikler de bunu gösteriyor.

Örneğin, kış aylarında meteoroloji Edirne’de kar yağışı  olacak  diye haberler verdi . geçen kış bölgemizde kar görmedik,.Az miktarda yağmış olsa da kısa zamanda eriyip gitti,Eskiden olduğu gibi günlerce kalmadı.

Kış aylarında ürünlere  ve toprağa kar yağışının büyük faydası var .Yağmurla bu sağlanamıyor.Kar toprağın içine kadar sirayet edip yer altı sularının ve tarımda verimin de artmasını sağlıyor.

Bu dikkate alınarak  bölgemizin yağış alması için ilimizde ağaçlandırma seferberliği başlatılmalı.

Mevcut ormanların yangın ,konutlaşma ve  çeşitli nedenlerle   yok olması önlenmeli.

Bu yapılmadığı zaman  bölgemizde her geçen yıl  kuraklık daha da artar.Bunun zararını ne olacağını  en iyi ,çiftçilerimiz  tarım kesiminde çalışanlar bilir.

-------------

MEYVECİLİĞE İLGİ ARTIYOR

Son yıllarda Edirne’de üreticiler sebze ve meyveciliğe önem  veriyor.Çarşı pazarda satılan ürünlerle bunları görebiliyoruz.

Bölgemizde yetişen sebze ve meyvelerin  türleri  ve oranında büyük artış var,Bu bölgemizin ekonomisi için olumlu bir gelişme.

İlimizde üretilen sebze ve meyveler özellikle İstanbul pazarı için de önemli bir imkan yaratabilir.İstanbul’a uzak illerden gelen ürünlerin maliyeti ulaşım girdilerinin artması nedeniyle tüketiciye daha pahalıya mal oluyor.

Mega kente daha yakın olan kentimizde tarım sektörünün gelişmesi sebze ve meyveciliğin artışı hem bölgemiz hem de büyük kentlerdeki tüketiciler için yarar sağlayacak.Bu alanda hizmet verenlerin devletimiz tarafından desteklenmesi gerekir.

-----------

FIKRA

YENİ GELİN

Erzurum’un bir köyünde herkese  lakap takan Dolma nine adında yaşlı bir kadın varmış.

Köye gelen gelinlerin tamamında bir noksanlık bulur, onları o isimle  çağırırmış.

Kambur Emine,pamuk Hatice gibi…

Köyün ağası oğlunu evlendirip gelin getirecekmiş. Dolma Nineyi evine davet edip yedirip içirdikten sonra demiş ki:

“Bak Dolma Nine benim geline de lakap takmayasın”

Dolma Nine:

Yoo viş oğul ! Ele şey olur mu ben heç  bir gusur bulamam demiş ve oradan ayrılmış.

Ağa düğünü yapmış gelini getirmiş,Dolma Nineyi çağırmış.

“Dolma Nine nasıl gelin” demiş.

Dolma Nine de:

“Oğul ben gelini eyi buldum,güzel buldum  amma aşağı mahallenin garilari at suratlı demeseler  bari”