İDEAL OLAN

Kimi insanların, toplukların, toplumların, ulusların; ulusların oluşturdukları devletlerin kendine özgü karakterleri vardır.

Uluslar karakterlerini yaşadıkları toplumun kültüründen alır. Tabi ki o büyük kültürün içinde inanç da vardır.

Alışkanlıkları değiştirmek o kadar da kolay değil. Çünkü alışkanlıklar bin yılların imbiğinden süzülerek topluluğa ,topluma, ulusa mal olmuştur. Medeni dünyada kabul gören ve üniversitelerde ders kitaplarına giren üç ulusun birbirini tamamlayan, ideal olanı ortaya çıkaran karakterlerini örnek verebilirim.
Birincisi: İngilizlerin; hesap kitapta, kılı kırk yarmada, planlamada, iktisattaki karakterleridir. "İngilizler çok hesapçıdır." sözü bundan kaynaklanır. Devletleri de öyledir. Siz hiç İngiliz yetkililerin, boş başak veya boş teneke misali, olur olmaz şeylerde çıkıp konuştuklarını, gürültü yaptıklarını gördünüz mü? Varlıkları ile yoklukları belli değildir.İngilizler öne çıkmaz, siyaseti derinden yaparak girdikleri işin sonucunu mutlaka kendi lehlerine çevirir ve sonuç alırlar.

"Güneşi Batmayan İmparatorluğu" yönetmek, hiç de kolay bir iş değildi. Bu gelenek bu anlayış bu günde devam etmektedir.

İkincisi: Almanların disiplinli çalışkanlığı. Alman toplumu hep "soğuk" olarak tanımlanır. Bunun nedenini iki şeye bağlayabiliriz. İlki: ülkelerinin soğuk bir iklimde olması, Akdeniz iklimine sahip olmamaları. Akdeniz ikliminde meyve, sebze, yiyecek boldur. İklim koşuları insanları rahata, eğlence ve tembelliğe itiyor. Diğeri de iş, çalışma konusunda karekter olarak laubali olmamaları. Olumlu ya da olumsuz yaptıkları işi ciddiye almaları ve başladıkları işi sonuç olumsuz da olsa sonuna kadar götürmeleri, yani sonuç alıcı olmalarıdır. Bu karakter başka uluslarda çok az görülür. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı'nda Almanların ülkeleri yerle bir edildi. İki büyük savaşta da yenildiler ama ikisinde de savaş sonrası en kısa zamanda toparlanıp ayağı kalktılar. Bu gün Almanlar, dünyanın ve Avrupa'nın en gelişmiş zengin ülkeleri arasındadır. Ekonomik olarak ve her alanda AB'nin, ana itici gücü de onlardır.

Peki bu başarı nasıl oldu?

Bilime önem verme, seküler yaşam, demokrasi, disiplini çalışma sayesinde.

Biz, coğrafi ve iklim koşulları bakımından çok daha olumlu bir durumda iken ve 2. Dünya Savaş'na girmedigimiz halde Almanlar kadar başarılı olamadık. Ekonomik, siyasi, sosyal ve demokrasi alanında Almanya'dan ferah ferah geride kaldık. Neden? Çünkü elimizi kolumuzu bağlayan, yaratıcılığımızı önleyip, düşüncemizi esir alan iki ideolojik anlayıştan kurtulup, vatandaşlık bağı ile her kesimden insanımızı kucaklayan demokratik sivil bir anayasa yapamadık. Bilime önem verip, seküler yaşamı, demokrasiyi içselleştiremedik.

Üçüncüsü de Türklerdir. Buna Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Kürtleri de dahil edebilirsiniz. Karakter olarak birbirlerine çok yakınlardır. Türkler tez canlı, sıcak, coşkulu, gözükara hesap-kitap yapmadan, fazla da disipline gelmeden, biraz da kurnazca iş yaparlar. " Kervan yolda dizilir"misali heyecan ve coşkuyla işe koyulurlar. Ancak hesaplarını iyi yapmadıkları ve disiplinli çalışmaya alışkın olmadıkları için, işi başladıkları gibi yarıda da bırakabilirler.

Demek ki İngilizler, dikkatli ve hesapçı; Almanlar çalışkan ve disiplinli hâliyle olumlu veya olumsuz sonuç alıcı; Türkler ise heyecanlı, coşkulu, sıcakkanlı, hesap-kitaba ve disipline fazla gelemeyen, biraz da işin kurnazlık tarafında olan bir halktır.

İnsanlık bu üç karakterden şunu çıkarmış: İşe başlamadan önce İngilizler gibi planını, hesabını iyi yap; Almanlar gibi disiplinli çalış, mutlaka sonucu gör/al; Türkler gibi de işe coşku ve heyecanla başla ama kurnazlık yapma.

İdeal olan bu üçünün sentezidir.

Bilginiz olsun.