Bir.Ocak. 2024…
Sabah… Sessiz, yorgun ve akşamdan kalma bir Edirne. Havada karga sesleri ve soğuk bir güneş, gök parçalı bulutlu bir kubbe. Yer yer mavi görüntülerle benek benek.
Sıcak mevsim akranlarına göre yazdan kalma. Bayağı sert bir rüzgar.
Bu sersem eden lodos yağmur getirir diye boşuna umutlandik. Ama umduğumuzu bir türlü bulamadık. Oynak havalar şaşırta dursun, bahar kokuları bile duyumsanmamakta henüz.
Meriç ve Tunca Bu yıl, yani geçtiğimiz günlerde lki kez taştı. Komşumuz bir kez daha ve gözümüzün içine baka baka baraj kapaklarını açınca oldu bunlar. Bereket zamanında haber vermişler de gerekli önlemler alınmış.
Geçtiğimiz yılın son gecesi yenildi içildi, şanslar denendi. TV izlendi. Saraçların orda toplananlar da iyi eğlenmiş, orda girmişler yeni yıla. Tam 24’te yeni yıl sesli bir biçimde karşılandı. Havai fişek gösterileri de renklendirdi ortalığı. Yani aydınlık bir yıl bekliyordu bizi. Sabahlara değin oturanlar uykulu gözlerle sabahladı. Yeni yılı eşimle baş başa kalarak karşıladık yeni yılı. Öyle sabahlara kadar da oturmadık hani. İlk gün, yani bir ocak sabahı, gece uyumayanların yüzlerinden belli oluyordu.
Şöyle ya da böyle ertesi gün er ya da geç, yataklar boşalıvermişti. Öğleye doğru yollar hareketlenmeye başladı. Günlük işler esneye esneye de olsa yerine getirilecek. Böylece yeni yılın ilk adımları atılmış, normal yaşantıya yeniden dönülmüştü.
Yıllar ne çabuk geçiyormuş meğer. İnsan bir yaştan bunu çok daha iyi duyumsuyor.
Sona doğru yaklaştıkça ilgi alanları da azalıyor. İnsan kendini artık işe yaramayan biri olarak düşünmeye başlıyor. Hastalıklara karşı direnç için de aynı şeyler söylenebilir. Azala azala geldiğimiz yere dönmek acı da olsa en büyük gerçek.
Geçtiğim yollara dönüp bakma isteğime boyun eğsem de çoğu zaman içinde erimiş, uçup gitmişti.
Bir önceki yıla damgasını vuran ve domuz gribi ve diğer sorunlar bu yıla da aktarılacak gibi. Dalga dalga tutuklamalar da işin bir başka yönü.
Terör bu yıl da yapacağını yaptı. Şehitlerimiz tüm ulusun bir kez daha canını yaktı. Kürt önderler söylediklerine sığmadı. Partileri kapatılınca gösterdikleri tavırlar, açılm sırasında da yadırganmıştı. Çünkü mide bulandırıcıydı, baştan sona. Söylemleri ve tavırlarıyla hak etmişlerdi bunu. Buna rağmen yine de söylemlerini sürdürdüler. İyi mi ettiler? Bunu söylemek mümkün değil bence. Çünkü gerçekten istedikleri toprak ve bağımsız Kürdistan. Bu kışkırtmalara daha önceleri de aldanmışlar, bir çok istenmeyen olaylara neden olmuşlardı.
Umarım 2024’de herkes aklını başına toplar, akılcı yaklaşımlarla, varsa; sorunlar çözümlenir. Hiç umudum yok ama istediğim bu…Olaylardan ders almak, akılcı ve mantıklı davranmak…Tarihin , aklımızı başımıza toplayıp barış yazması insanın elindedir. Yeter ki objektif davranalım, bilimsel yaklaşalım…
Duvara astığımız takvimin ilk yaprağını koparıp göz gezdirdim. Gün bir dakika uzayacakmış… Uzun günlere doğru yol almaya başlamışız demektir. Sonra balkona çıktım. Hava yine soğuk ve ayazdı. Hemen içeri kaçıverdim.
Oh be! Dünya varmış… diye söylendim.
Kimse duymadı ama boş ver!..
----------------------------------------------------------------------
BASTON
Üşümelerin çiçeklendiği zaman
Deniz mavisini örter üstümüze göç kuşlar
Tuna’da yitirdiği bastonunu çobanın
Kaynarcada bulup saklamışlar
Trakya ağustos sararınca ay-çiçek
Sınavsız geçen sarı tirenler
Sarsmalar sarı asmalar kulvarında
Esmerleşirim
Öz Rumeli rüzgarında
Demirköy’de bir kuş öter
İğneada yanıtlar
Yüreği Karadeniz işi Mor-kapı
Dalgalar
Tuna’da yitirdiği bastonunu çobanın
Meşe rüzgarına sarıp sarmalamışlar
N.T