BİRAZ DA ÇIKINIMDAN…

Bugün biraz ucundan kıyısından biraz kendimden söz etmek istiyorum. Çok önceleri 40. Sanat Yılı kutlamaları beni yeniden motive etmişti Kendime döndüm, yıllarımın geçtiği izlerde yaşamak istedim. Bilmem becerebilecek miyim?

Çünkü insanın kendini anlatması, değerlendirmesi çok zormuş meğer. Kendini övüyor! Dedirtmemek gerekir ilk önce. Ama” gerçekleri söylemekten de korkmayınız” diyenler de var.

Hocam Uluğ Turanlıoğlu yaşarken derdi ki: “Bir sanatçıya ne yapılacaksa yaşarken yapılmalı ki kendisi de görsün ve yaşasın.” Montaigne de şöyle demiş: “Fazla alçak gönüllü olma, inanırlar.”

Bu dengeyi sağlamak oldukça zor gibi geliyor bana. Bazıları gerçekleri bile söyleseniz mutlaka bir kulp bulur. Bulsun. Siz yine de onlara da kulak verin ama kendi düşündüğünüzü yapın. Tek başına kalsanız bile bildiğiniz yolda yürüyün.

On dört kitabım oldu. Bunlardan biri “Karaya Vuran Martı Çığlıkları” düz yazılarımdan oluşmakta. “Rüzgarsız Uçurtma” ve ilk kitapçığım “Şiir ve Öykülerle Edirne” çocuk şiirlerimden oluşmuştur. İkincisinde yine Edirne ile ilgili öyküler yer alıyor.

Uluğ Hoca derdi ki; En çok benim kitaplarım satılıyor. Şaşkın şaşkın yüzüne bakardık. Hemen açıklardı, çünkü hep bedava veriyorum.

Ne yazık ki şiir kitaplarının kaderi böyle. Hele isminiz duyulmamışsa bir tane bile satılmaz. Yayınevleri de şiir kitabı basmaz. Ancak parasını öderseniz, basar.

Bu konuda ben de aynı yolu izledim, izlemek zorunda kaldım, hep. Ancak Karaya Vuran Martı Çığlıkları ve Çağla Tadı kitaplarımın basımını Türk Kütüphaneciler Derneği Edirne Şubesi (Başkanı Ender Bilar’dı o zamanlar) üstlenmişti.

Bir kitabımın basılmasına bir aile dostumuz sponsor oldu.

Ötekiler hep cepten. Bereket eski öğrencilerim, arkadaşlarım ve dostlarım pazarlama konusunda hep yardımcı oldu.

Son şiir kitabım (Az Bulutlu Kuşlar.) Kültür Bakanlığınc satın alındı. .

Kitaplarımın büyük bölümü satıldı, bir kısmı dostlara gönderildi.Bir araştırdım ki bazıları bende bile kalmamış. Bunlardan biri Karaya Vuran Martı Çığlıkları, öteki de Medeniyet Yuları.(Artık var)

Kırkıncı Sanat Yılı izlencesini sunan Prof. Dr. Engin Beksaç’ta ‘bende olmayan bir kitabım (Medeniyet Yuları) var. Vesileyle katkılarından ötürü teşekkürlerimi iletiyorum. O kitabı bana armağan etmesiyse beni dağlar kadar sevindirdi. Şimdi kendimde hiç olmayan bir kitabım kaldı: Karaya Vuran Martı Çığlıkları. Gönderen olursa sevinirim.

Bu arada 40. yılımı kutlama inceliğini gösteren, telefonla arayan dostları da ayrıca ve sevgiyle kutluyorum.40. Sanat Yılımda emeği geçenlerin tümüne sevgiler, saygılar… Darısı ozan dostların başına. Ve yıllar sonra bulunan kitabımdan bir şiir… Artık hayatta olmayan Mehmet Ağırgan ve eşi organize etmişlerdi. Candan teşekkürler…Benim için unutulmaz günlerden biriydi…

Son günlerde gelen ölüm haberlerine üzülüyor insan. Tanıdık ya da akraba ise daha da üzücü olmakta. Bir iki gün önce yazarımız ve şairimiz İsmail Alabayırlı’nın uzun yıle lar birlikte çalıştığımız İngilizce öğretmenimiz Fahri Özdoğan’ın hayatını yitirdiğini duyduk. Gel de üzülme. Tanrıdan rahmet, kalanlara sabır diliyorum…

Ve İkinci kitabımdan bir şiirim:

MEDENİYET YULARI

Yazın sıcağında

Bu kalın paltoyu kim giydirdi?

Gölgeler içinde gölgeler

Gölgeler, çölken semirdi

Bitirdi, kuruttu, eritti suları

Çöle ulaşan caddeden

Bir hayvan gibi geçti,

Belinde ip, boynunda medeniyet yuları

Vizeli N.T