“Bugün yine gönlümün bahçesinde gezindim...”
Bir şarkımızın sözleriyle başlamak istedim. Şarkılar da diğer sanatlar gibi, güzelliğin göbek taşında güzelleştirir seveni. Sevmeyeni derleyip tutar desem inanır mısınız? Yaşamanın insan olmanın, insanca yaşamanın anahtarıdır sanat.
İnsan, yalnız kendisinin değil; çevresinin ve toplumun ürünüdür. Ama sürünün değil. Kurallar ve kurumların oluşturduğu , yani düzenli ve bilinçli bir zincirin bir parçasıdır. Ya da okyanusta bir damladır.
Bizi içinde yaşadığımız toplum etkiler ve biçimlendirir.
Doğanın bir parçasıyız da denilebilir.
Bu açıdan bakınca çevremizde olan biten göze batar.Güzellikler mutlu eder.Bizim buralarda olan biten her şey dikkatimizi çeker.
En başta “Taraftarlar Parkı”… Aslında iyi düşünülmüş minik bir park. Ağaçlarıyla yeşil zemini ve çiçekleriyle soluklanacak bir yer Ne zaman yapıldı.
Cumartesi pazarına da yok yakın. Yükü ağır olanlar yada yaşlılar pazardan dönerken burada dinlenir. Pazara gelen Yunan ve Bulgarların uğradıkları bir yer. Gönlümün bahçesinde değil benim de uğrak yerlerimden.
Oranın uygun yerlerinde banklar da var oturmak için İyi düşünülmüş onlar da. Ama ne yazık ki ağaç kısımları kırılmış dökülmüş. Solmuş sararmış. Çirkinç ve utanç verici. Onarılamaz mı? Daha önceleri de birkaç kez uyarıcı
Anlamında yazmış, ilgilileri uyarmak istemiştim. Etkili olmamıştık.
O caddenin sonlarına doğru. Çürük olduğu saptanan bir bina yıkıldı. Sorunlu bir yıkım olmuştu. Aradan epey zaman geçti. Enkaz yine durmakta. Ne zaman temizlenecek, elbette ilgililer bilir. Anca düzene girmesinde yarar var.
En azından görenleri ürkütüyor.
Yaya kaldırımlarında yürümek bile zorlaştı. Bir taraftan büyük ağaçlar toprağı yerinden oynatmada, öbür yanda yapılan alt yapı çalışmaları kırık dökük bir kaldırım oluşturmuş. Yani ve kısaca yürümek oldukça zorlaşmış. Sanırım onların onarımına da sıra gelecek
Kentin temizliği de genel olarak iyi değil.İnsanların bazıları bile ıvırzıvırını yerlere atmaktan çekinmiyor.
Bazı önemli kişileri sokak ya da cadde adı verilmekte. Ancak yalnızca adı yazılı tabela
âlerde. Oysa ne olduklarının yazılması gerekmez mi? Kentin içindeki ağaçlılıklar elbette çok önemli. Ama çoğunda oturup dinleme yerleri yok. Uygun yerlere hiç olmazsa birkaç bank konulamaz mı?Konulsa fena mı olur?
Bu tarihi, coğrafi sosyal, varsıllıklarıyla daha güzele taşımanın yolları bulunmalı… Kendi bahçende dolaşmak
Güzeldir be güzel…
GÖRÜLMEMİŞTİR
Bir üçgenin dışını hapşıran ergen
Son danslar müziğine delişmen çakır
Anlat anlat sonu yok inadına anlat
Kapıkulu çekmeceye inat
Aşk mektubudur görülmemiştir
Ansızın vurguna demir atanlar
Yanmayan yarısında arsız lekeler
Gözüme güz salar akşam üstleri
Geceyi dona çeken öksürük çocuk
Şipşak vurgununa demirleyenler
Kuş mektubudur görme, görülmesinler
Cebimden dökülünce yeşeren esin
N.T.