Güz asmadan düşenler
Közlendi can evimde
Beklentilerimde bir rüzgar
Saklı kent el değmemiş
Onurumla köşe kapmaca
Oynamaktı niyeti
Meşe gülü yaygarasında
Ülkeme soktuğun yalan
Kükremeli pusuda
Her gün yeni canlar genç mezarlar
İki gözü iki çeşme yürek gözlüm
Besleme şu kanlı öcünü
Martı çığlıklarıyla çoğalır kanlı dağlar
Kuruyan menevişler kırılan dallar
Umar ararken kumarlandı eğribük
Sermayesi kan, can bu nasıl örgüt
Uzar gider öfkeme eklenen yeni öfkeler
Bayram şekerimize kara kanlı ben/ekler
N. T
“CAZ KEDİSİ” bir derginin adı. Elimde 13. Sayı.
Hüseyin Peker’in bir yuazısı: “Türk Şiirinde O-Ö harfinin arasındakiler” Bu yazısında kızım Özlem Tezcan Dertsiz’e de yer vermiş. Özet tanıtımlarla bu harflerle başlayan yazar ve şairleri anmış, diyelim:
İşte o bölüm:” 1972 Edirne doğumlu Özlem Tezcan Dertsiz, Bursa’dan sonra mesleği gereği İzmir’e yerleştiğinden, biraz da hemşehrimiz oldu sayılır. Babası Necdet Tezcan’dan gelme titiz ve Türkçeyi düzgün soluklandıran yetkin bir şiiri var. 2000 Yaşar Nabi Nayır ödülünden 2000 Ali Rıza Erten ödülüne ve çıkardığı “Şimdi Gitsem Güz, Ateş Alfabesi,
Faili Mecnun” kitaplarına bakarak özenli bir şair olduğu söylenebilir:
“Farketmek kendini çok zaman düş kırıklığı
Kapındaki sığ deniz, mavilerinle kavgalı”
Biraz da degiden söz etmeliyim. Öyle afralı, tafralı, yani gösterişli bir dergi değil. Ancak yer aldığı ürünler üst düzeyde ve varsıl. Kapak falan da yok. Bir İzmir Dergisi.İlk sayfada , giriş bölümünde:” Dört yıldan bu yana gölgesine hatmiler, denizminareleri ve yaz kırlangıçları özgürce yuvalandı.
…
Dışındaki kötü kalpli öcülere inat, dört yıldan bu yana, akan şiir suyunun yüzü suyu hürmetine, şiir yüzlü çocukları emzirmeye devam ediyor CazKedisi.”
Ülkemizde dergicilik zor zanaat. Bin bir güçlüklerle ortaya çıkarılan dergiler ekonomik sıkıntılar yaşadığından genellikle kısa bir süre sonra kapanmak zorunda kalır. Bu genellikle böyledir. Ancak, bunun dışında az da olsa uzun süre yaşayan, yaşatılan dergiler de var. Sanırım özellikle finanvsal sorunu olmayan dergiler için bu yaklaşım.
Avrupa’nın hangi ülkesinde; iki dergiye en az bir cemiyete abone olmayanlar, aydın insandan sayılmazmış. Bizde de galaiba tam tersi. Bu olayı bizler de yaşadık. Uluğ Turanlıoğlu Hocamızın DAMLA Dergisini üçüncü kez çıkaralım dedik.Süreyya Eryaşar işin kotarıcısı olmuştu. İki yıl yaşatabildik… Ve kapandı, hemen hemen aynı nedenlerden.
Ömrü o kadarmış, diyebilir miyiz?...
Diyemeyiz… Eğer maddi-manevi destek olsaydı daha uzun yıllar yaşardı diye hayal ediyorum, yıllar sonra. Ancak kapanan dergiler yerine yeni doğanlar da, uzun yıllar yaşayanlar da var. Pandemi olayı etkilemiş olsa da var. Dergiler elbet olmalı. Edebiyatın nabzıdır onlar…