Acılar ve felaketler üst üste gelince şaşkına dönüyor insan. Bir günde yirmi dört şehit; yenilir yutulur gibi değil… Hemen arkasından yaşanan Van depremi de yüreklerimizi bir başka türlü yaktı.
Böyle olunca insanın eli ayağı dolaşıyor. Şaşkın ördeğe dönüyorsunuz , sanki.
Yirmi dört saatte otuz iki şehit. Hazmedilir gibi değil.Yüreklere taş bağlanması gerekiyor yaşamın.
İyice azıttılar”ebleh”ler. Böyle günahsız insanları acımasızca öldürerek, “Mehmetçik”e el kaldırmak insanlık adına utanç verici.
Şehitlerimizden biri de bizim Vize-Çavuşköy’lü. Çavuşköy Vize’nin en yakın köylerinden (5Km).Basın o zamanlar şunları yazmıştı. Saklamıştım.
“Hakkâri Çukurca’da şehit olan 24 askerden biri Kırklareli Vize’deki Çavuşköy’den Ufuk Bozkurt’tu. Vize’de dün beş bin öğrenci ilçe merkezine 5 bin öğrenci
İlçe merkezine 5 kilometre uzaklıktaki Çavuşköy’e yürüdü.
Şehidin iki odalı evinin önüne gelen gençler , baba Fedai Bozkurt’a “Fedai ağabey Ufukların geldi” diye seslendi.
Gençleri evinin önünde gören Fedai Bozkurt gözyaşlarına boğulup…”
İşte bizim insanımızın “Acıları nasıl paylaştığının en güzel örneği Vizelileri ve bu organizasyonu gerçekleştirenleri doğrusu kutluyorum. Şehidimize ve tümüne Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır diliyorum
Yetmiş dört milyon yaralıya da sabır diliyorum.
Çavuşköy bir tepede kurulmuş. Kuzeyde kalan Vize’ye bakar. Bildiğim kadarıyla yoksul bir köy. En büyük avantajı ilçeye yakın olması, sanıyorum.
Deprem duyulmadan önce yazdıklarım bunlar. Sanırım Van depremini duyunca bırakmışım yazmayı.
“Bu ne acı, bu ne keder/ Sus kalbim sus artık yeter…” şarkı sözleri hemen dudaklarıma düşüverdi.
Enkaz altında ezilenler, yıkılan binalar ve yerle bir olan evler… Van ve Erciş acıyı en çık yaşayan yerleşim birimleri. Yüzlerce, beklide binlerce can kaybı.
Şiddeti önce 6,6 olarak saptandı. Sonra 7.2 olarak düzeltildi. O zaman kuşkular daha da karmaşıklaştı. Bu büyük bir depremdi. En büyük depremlerden biri. Artçılar da hem sayısal, hem şiddet yönünden boyuna korku üretip durdu.
Can havli’… başka hiçbir şeye benzemez.
Canlar yandı oralarda, canımız yandı.
Şimdi en hızlı bir şekilde geride kalanlara yardım gerekiyordu. Kurtarma ekiplerinin 230 kişiyi kurtarması bir mucize gibiydi. Yardımlar da fazla gecikmedi bu kez.Ufak tefek çirkinliklere rağmen kısa bir süre sonra yaşam normale dönmeye başladı.
Bunlar acıları dindirmez belki ama yeni acıları önler.
Bu arada çok sayıda öğretmenin canından olması da bizim için bir başka acı:Meslek acısı. Meslektaşlarımızın her sorunda zarar görmesi ya da canından olması nasıl açıklanabilir, bilmiyorum. Önceki yıllarda da kaçırmalar ve şehit mertebesine ulaşmalar çokça yaşanmıştı.
Nedir bu öğretmenlerin çilesi bilemiyorum.
Öğretmenler köylere giden tek kişi bildiğim. “Köyde mezarı olan tek aydın…”
Önümüzde bayram var. Kurban Bayramı… Daha sonra da Trakya’daki il ve ilçelerin kurtuluş bayramları. Bazı yerlerde kutlamalar başladı bile. . Buruk da olsa elbette kutlamalar olacak, sanıyorum.
İyi kutlamalar ve güzel bayramlar diliyorum. Yalnız, sessiz ve güzel ülkeme.