ŞİİR GÜZELSE...


Mart ortası bir yaz günü .Yazdan kalma derler ya , öyle bir gün işte.

Sıcak ve pırıl pırıl . İnsanın piknik yapası geliyor, iç dünyalarında. Bir şiir aldım yazımın içine. Nereden çıktı bu şiir demeyin. Varlık Dergisi’nin ekim sayısında gördüm.Gördüm, okudum ve beni çarptı. Çok güzel bir şiir gibi geldi bana.Hah işte şiir böyle olur, böyle yazılır; dedi içimdeki şiir oylumlu ses. Belki de öz şiir böyle olur, böyle yazılır diyesim geliyor, ama “ne bileyim” doruktakiler ne der, nasıl yaklaşırlar bu yargıma.

Şiiri neden beğendim: Bir kere çok anlamsız ve formül değil. Öyle uyak zorlamaları da yok.Üzerinde uğraşılmış, çalışılmış izlenimini yansıtıyor.Nutuk yok, protesto yok, siyaset yok, slogan yok…

Yoksa ben mi göremedim.

Yok, gerecekten yok. bu işten anlayanlar, bu sonuca rahatça varabilir.Manzuma?..Hiç ilgisi yok.Tutarlı, oturmuş; eksiği ve fazlası olmayan bir güzellikte.

Kısaca, lirizmi ve estetiği yakalamış bir şiir.

Anlam ne çok derinde ne çok yüzeyde.

Bir çocuğun alinin, ince belli sokaklara Akdeniz’i çekmesi… Gelin düşünmeyin, gelin çarpıcı, estetik ve derinlikli bulmayın. Ey tuzlu yağmurun tekAkdenizli kalabilmesi, deyişini; dizesini yakalamak kolay mı? İnsanı öfkelendirmiyor, sinirlendirmiyor, yerinden hoplatmıyor.Ama bunları; derinden derine, içine özüne yerleştirmiştir. Şiir güzelliğinin içinde hepsi var. OrhanVeli’nin o güzelimşiirini şarkı yaptılar sonunda.Hem de ne şarkı…Aldatıcı, açık, seçik…Tahrik edici de.Nasıldı şiir:

Bir elinde cımbız/bir elinde ayna/umurundamı dünya…

Şimdi nasıl olmuş ona da bakalım:Bir elinde cımbız/bir elinde ayna/umurunda mı ki dünya/Her gün başka bir alemde/her gün başka bir dünyada yaşıyorum oh, oh../Sefam olsun oh, oh diye sürüyor. Öyle bir değiştirilmiş ki…evlere şenlik.

Bir güzel şiirin, nasıl katledildiğinin özeti. Şiir anarşisinin yeniden doğuşu.

Yaşasın ilkellik…

Yaşasın basitlik, kaba sabalık…

Hoş geldin şiir anarşisi, hoş geldin arabeksin Arapçası…

Bu dünyanın anasını satın bakalım