Kendi işini kendi beceren bir cumartesi
Bu yüzden, ensem kalın demiş; galiba
Bu nasıl gök gürlemesi, sanki darbe
Becerdiği kabını mehtabıyla örten kar
Hangi mevsimdi dal da, yer de yeşerdi
Ezildi karşıdan çarşıya geçerken kedi
Bir gören var mı diye bakındı araba
Vicdanını orda bırakarak gazladı
Sayım suyum yok demişti, diyememişti
Ağzı yoktu ki miyavdan öte, miyav miyavdan
Mart gelir gelmez tüm kediler damda
Öyle yazıyordu, Çin’deki kalabalık parkta
Ben size söylemiştim
Bak, kediler damda
Ne varsa şu martta
Kendi işini kendi içine çeken bir cumartesi
Yine ve yeni
Bir başka damda
Rüzgar, şu bizim rüzgar
Uçtu uçtu
Ergene’ye kondu
Su içti ve öldü
N.Tezcan
---------------------------------------------------------------------------
BAZI HAYVANLAR
Bazı hayvanlar insanlarla birlikte yaşar. Onların atıklarından beslenir, öyle yaşarlar…
Son yıllarda giderek artan ve şımarıklığa varan sözde hayvan severler, onları evlerimize, daha ötesi yataklarımıza taşıdı.
Gösteriş amaçlı köpek gezdirmeleri, aldı yürüdü. Moda oldu kısaca. Üstelik bu gezintilerde daha çok en kalabalık caddeler kullanılmakta.Sanki daha uygun yerler yokmuş gibi.
Hava atmanın başka türlüsü olmalı. Hava…
Köpekten korkanlar var. Üstelik çocukları da düşünmek gerekmez mi? Bu konuda kurulu dernekler de var. Bu ayrıntıları önemseyip sahiplerini uyarmazlar mı? Bilmiyorum.Gezdirenlerin en çok kullandıkları sözlerden biri; ki ben sinir olurum:”Korkma ısırmaz!” Öyle dense nın ne zaman ne yapacağıbile bir çok ısrma olayı yaşanıyor. Çünkü hangi hayvanın ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Çünkü onlar iç güdüleriyle yaşar…
Hayvanları sevmek ve korumak elbette önemli, bir duygu. Ama bu sevgi onları doğadan, doğasından koparıp evlere hapsetmemeli.
Bir ara kedi-köpek evleri oluşturulmuştu. Sanırım, bir heves olarak kaldı. Oysa, bence yerinde bir girişimdi. Kapandılar mı? Bilmiyorum.
Kediler, kuşlar da birlikte yaşadıklarımızdan.
Ama yine de köpekler daha çok dikkati çekmekte. Önce, havlamaları, ulumaları, rahatsız edici. Bütün gece sabahlara kadar hav hav da hav hav… Sabahlayınca, büyük bölümü cadde kenarlarında, durak yakınlarında mışıl mışıl uyurken görülüyor. Hem de her türlü gürültüye rağmen. Bu sokak köpekleri bazı yerleri de dışkılarıyla pislemekte. Bunların kokusu,görüntüsü çevreyi pislemesi, üzerlerine basma olasılı… Yani nereden bakarsan bak, hoş değil. Hijyene hiç uygun değil.Bunlar neden Kedilerin çitoplanıp kendi evlerine götürülmüyor anlamış değilim.
Kediler sonra… Gürültücü olmasalar bile köpeklerle kapıştıklarında ortalık yıkılıyor… Duydum ve gördüm… Evlerinde onlarca kedi besleyenler var.
“Bu ne iş…” diyesim geliyor. Bu deyişi sevmediğim ve yanlış bulduğum için sevmiyorum. Ama yeri geldi diye değil, yanlışı vurgulamak için.
Birlikte yaşadığımız başkaları da var.Belki ve daha sonra onlara da alıcı gözle bakarım
Üsmen Aga be nedersin bu kedi köpek işine:
Var bizde de;Ama köpekler bahçede evi bekler. Kediler evin içine girmez. İç güveyim Şakir Sali Aga’ kaç kere ısırıp tırmaladılar.. Hastanelerde süründük, Torum Veleddin’i kaç kez ısırıp tımıkladılarının sayısını unuttum. Çocukken bende zapartayı yemiştim. Kimbilir kaç kez.