ZAMAN GEÇİP GİDERKEN!..            

         

Olaylar iç karartıcı biçimde ışık hızıyla sürmekte.

Referandum( Halk oylaması) arifesine girdik, .uzun süren oylamalar götüren, görüşmelerden sonra. Parlamentoda olaylı geçen  oylamalar şimdilik gerilerde kaldı ancak izleri silinecek gibi değil.

Halk oylamasına havale edildikten sonra hemen tartışmalı yeni günler başladı. Oysa daha ve henüz çok uzakta o gün. Millet ne sabırsız gibi bir görüntü oluştu bile. Evetçiler, hayırcılar boy gösterme yarışında. Oyunun rengini belli etmenin anlamı ne, anlamak istiyorum. Ama insan “Nato kafa, nato mermer”se ne denir bilmem ki..

Gene kimbilir o güne kadar ne olur ne biter. Günler bizi nerelere götürecek, ya da götürmeyecek belli değil henüz. Bu denli aceleci olmanın bir anlamı olabilir. Adaylık hesabı, dikkati çekme… falan filan. Bir ara bende oyumun rengini belli edeyim diye düşündüm, sonra vaz geçtim. Çünkü mecliste Tümü ulusal  iradenin 550 temsilcisi var. Uzlaşsınlar efendim diyeceğim, demokrasi uzlaşma rejimi diyeceğim ama…

Yeni oluşan ve halk oylamasına yol açan Anayasa değişikliği bir rejim değişikliğine yol açar mı? Tartışılan konu bu galiba.

Başarısız ve kanlı darbe girişiminin ara sokaklarında olan bitenler…

Öte yandan  şimdilik azalan patlamalar, can kayıpları… İnsanı dehşete düşüren ve günahsız canları alıp  götüren ve sakat bırakan acılar zinciri…

Zaman hızla geçip giderken neleri aldı götürdü. Düşünen, seçkin aydınlarımızı bile katletmekten geri durmayan it dalaşını andıran kahpelikler..

Bunları hazmetmek kolay mı? Çoğu evlat acısı gibi Ülkemin yüreğinde …

Tümü acılar denizinde saklı.

Şöyle ya da zaman kendi bildiği gibi  ve kanunlarına göre geçip gidiyor. Koca Ocak ayı karlar ve bir türlü erimeyen buzlarıyla bitiyor.

Sonra cüce Şubat gelecek. Ne yapacağı belli olmayan bir bücür ay. Bereket kısa da .Esip gürlemezse daha çabuk bitebilir.

Yani mavi bir gök yüzü, pırıl pırıl bir güneş, açan ilk çiçekler… Henüz hepsi uzakta. Yani  günler henüz kara kara bulutlarla el ele  yine baktım takvime henüz Kasım 83, günün uzaması 2 dakika.

------------------

SANKİ ARAMIZDAYDI

Çok kısa bir süre önce 71 yaşında yaşamdan ayrılan dostumuz Mehmet Ağırgan’ı yitirmiştik. Ün O’nu andık ve onunla yaşadık. Sevenleriyle Edirne Lisesinden Yetişenlerin binasında buluştuk. Anılar, ve kişilik özellikleriyle sanki aramızdaydı. Şiirlerinden örnekle okundu ve kitapları tanıtıldı yeniden, sevdiği türküler, şarkılar dillendirildi.

Sanki aramızdaydı.

Tekirdağ’dan, Kırklareli’nden katılanlar  Ağırganı’da bizi mutlu kıldılar doğrusu. Onların katkıları renk kattı izlenceye. Sağ olsunlar, var olsunlar. Salon tamamıyla dolmuştu. Böylece rahmetli Ağırgan.

Sanki aramızdaydı..

Eşi özlem Ağırgan her şeye rağmen etkinliğin  başındaydı. Bu gurur verici etkinliği hem yönetmiş, hem göz yaşlarıyla sulamıştı

Kendisine ve oğlu özgür’ e sabırlar diliyor; Mehmet kardeşime Allak rahmet etsin diyorum bir kez daha.

Sevenlerinin ve dostlarının başı sağ olsun…

Evet, sanki aramızdaydı…