1980’li yıllardı. O yıllarda sahipliğini yaptığım VATANDAŞ Gazetesini yayınlıyordum. Edirne çiftçisi de o yıllarda büyük bir verim kaybı yaşıyor, ama nedenini de bir türlü anlayamıyordu.

Çiftçi tarlasına ektiği buğday ürününün dönümünden  en fazla 250-300 Kg. verim alırken, ayçiçeğinden aldığı verimin miktarı da; 120-130Kg.’ı geçmiyordu. Verimi arttırabilmek için o yıllarda buğday tohumu olarak yeni çıkan Bezostaya cinsi tohumluk da bu derde deva olamamıştı. Çiftçiler büyük bir çaresizlik içinde kalmışlardı.

Gazetemizde o yıllarda çalışan ve babası Merkez Budakdoğanca Köyünde çiftçilik yapan bir elemanım vardı. Onlar da aynı verimsizlik sıkıntısından dert yanıyordu. Bu nedenle o zaman şehrimizde Zirai Araştırma Enstitüsünde Müdür olarak görev yapan ve ABD’de tarım üzerine üst düzeyde eğitim görerek, doktora yaparak Doktor ünvanını  elde etmiş çok değerli bir tarım uzmanı bulunuyordu. Adı ise Dr. Ahmet Bülbül idi. Dr Ahmet Bülbül, Edirne Zirai Araştırma Enstitüsünde yaptığı çok değerli araştırmalar sayesinde ‘’Pehlivancık’’ vs. gibi birkaç çeşit verimi yüksek buğday ve pirinç çeşidi geliştirmişti. Bu sayede de buğday, pirinç, ayçiçeği türlerinde de önemli ölçüde verim artışı sağlanmasına neden olmuştu.

Buğdayda verim artışı dönümde 300 kiloyu geçerek 400-450 Kg.’a ulaşmış, ayçiçeğinde ise 150 160 Kg.’ı bulmuştu.Ancak çiftçi için bu artış da yeterli olmamıştı. Zira İtalyan çiftçisi buğdayda dönümde 600 Kg. verime ulaşmıştı.

Hububat üretiminde verimi arttırmanın yolları aranıyor, daha değişik çalışmalar yapılıyordu. Bir gün Zirai Araştırma Enstitüsü Müdürü Dr. Ahmet Bülbül’ü  telefon ile arayarak, kendisi ile bir röportaj yapmak istediğimi söyledim bir randevu talep ettim. Dr. Bülbül bu isteğimi kırmadı ve röportajı kabul etti.

Dr. Bülbül’e çiftçimizin verimsizlik konusundaki şikayetlerini ileterek, nedenlerini sordum. Dr. Ahmet Bülbül ilk olarak çiftçilerin tarlalarının toprak analizlerini yaptırmadıklarını, ikinci olarak da o yıllarda kullanımı çok revaçta olan 18/46 türü gübre kullanıldığını söyledi. Bu da toprağın gübreye doyması nedeniyle, verimsizliğe neden oluyordu. Dr. Bülbül bize yapacağımız haberimizde, çiftçilerin tarlalarının 4-5 ayrı yerinden alacakları toprağı, Laboratuvarda mutlaka analiz ettirmelerini önermemizi söylemişti. Ve devamla: ‘’Çiftçi kardeşlerimiz toprak analizinden sonra 18/46 türündeki gübrenin aşırı kullanımından dolayı, tarlalarında verimsizliğe neden olduğunu görecekler ve en basit şekli ile ve fiyatı çok ucuz olan ‘’Kireç’’ ham maddesini tarlalarında dönüme 40 Kg. atmaları halinde ise en az yüzde 30 oranında verim artışı sağlayacaklar’’ demişti.

Dr. Ahmet Bülbül’ün bu önerisini ise, ilk defa tarlasında yanımda çalışmakta olan elemanımın babası denemiş ve buğday ekeceği tarlasında toprak analizi yaptırarak, toprakta kalsiyum (Kireç) eksikliği olduğu görülmüştü. Öneri üzerine hemen topraklarının dönümüne 40 Kg. kireç atmışlar ve Hasat sonunu beklemeye başlamışlardı. Hasat gelmiş buğday ürününün elde edilmesinden sonra yaptıkları tartı işleminin sonucunda ise verimin ilk yıl yüzde 25 oranında arttığı belirlenmişti. Bu deneyim daha sonra Merkez Budakdoğanca Köyü’nün diğer çiftçilerine de örnek olmuş, onlar da tarlalarının topraklarını tahlil ettirerek, eksik maddeleri gidermeye başlamışlardı.

Bu yazıyı yazmama neden olan ise şehrimizde yayınlanmakta olan bir yerel gazetede çıkan ‘’Başkan toprak analizi önerdi’’başlıklı bir haber oldu. Haberi çok düşündürücü olarak nitelendirdim. Demek ki; aradan 25-30 yıl geçmesine rağmen hala aynı sorun devam ediyordu. Demek k, çiftçimiz hala modern tarım yapma gelişimine ulaşamamış, hala muhafazakar tutumunu devam ettiriyordu.

O yıllarda çiftçiler arasında şöyle bir söylem vardı: ‘’Tarla analizi yaptırmam. Dedem de babam da tarlasına hep 18/46 türü gübre atıyordu. Ben de aynı gübreyi kullanıyorum.’’ Deniliyordu.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.