8.Mart 1857…
Amerika’da da bir fabrika. Bu dokuma fabrikasında çalışan 40 bin kadın işçi
Ne demişler..
Çalışma koşulları düzeltilsin!... Olmayınca yasal hakları olan greve gitmişler.
Çatışma başlar. Ve yangın çıkar fabrikada.
Güvenlik güçleri saldırır ve işçi kadınları fabrikaya kilitler…
Fabrika önüne kurulan barikatlar yüzünden kaçamazlar da… Ve tam 129 kadın işçi yanarak can veriyor. Sonra, sonra bu gün Dünya Emekçi kadınlar Günü olarak benimseniyor. Ülkemizde de ilk kez 1921 yılında “Dünya Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlıyor.
Kadına sevgi ve saygı elbette bir günlük değil. Kal-u Beladan( ! )beri olmalıydı. Kadına karşı şiddet erkeklik değil eşekliktir.Dayak , küfür kaba kuvvet… hiçbir sorunu çözmez, çözemez, çözememiştir. Yalnızca sorunların boyutlarını büyütür.
Ve ne yazık ki bu kabalığın ortaya çıkışında önemli rolü olduğu söylenebilir. Anayken onların yetişmesinde uygulanan yanlışlar bu tiplerin ortaya çıkışında yüzde yüz olmasa bile etkendir, Femin kurumları olaya sağlıklı bakabilmeli; bence kadın-erkek ikiliğinin ortaya çıkmasını körüklememelidir. Çünkü kadın-erkek her alanda eşit olmalı, öyle olması için çaba harcanmalıdır. “Erkek egemen” gibi deyişler de bu ayrılığı tırmandırabilir.
Kısa ve öz olarak; Kadın erkeksiz-erkek kadınsız olamaz. Yaradılışın özüne ters düşer bu .Çocukların yetiştirilmesinde anne daha etken olduğuna göre kadınlarımız çok iyi ve erkeklerden fazla eğitilmelidir. Bir çok sorunların çözümünde bu ölçek önemlidir bence. Özgür kadın, kafası çalışan kadındır, uygardır.Her türlü kurtuluşun yolu onların yetişmesine, yetiştirilmesine bağlıdır. Kotayı falan da boş verin. Çünkü sizin milletvekili olabilmeniz için de yollar açıktır.Askere bile gidebilirsiniz, ya da alınabilirsiniz. Kadın olduğu yer ya da yerler her zaman daha temiz ve sağlıklıdır. Toplumun en önemli insanları olarak kadınlar sollanamaz.Ancak, bu başıboşluk ve her istediğini yapma anlamına gelmez. Unutulmaması gereken en önemli şey bir toplumun ürünü olan kurumlar ve kurallardır.
İsterseniz henüz yürürlükte olan Anayasamıza da bir göz atalım.
“Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliği yaşama geçirmesini sağlamakla yükümlüdür. Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olamaz.
Cumhuriyet’te ki şu açıklama da ilginç ve çarpıcı:
‘Bedenimizi Haklarımız için Kullanıyoruz’
FEMEN eylemcisi İnna Shevchenko, “Erkekler kadın bedenini her yerde kullanıyor.Biz de kendi bedenimizi geri almaya çalışıyoruz.Biz bedenimizi bir şey satmak için değil, kendi haklarımızı savunmak için kullanıyoruz. Strateji bu” diyor
Bir başkası da şu görüşte:”Ukrayna’da da kısa etek, yüksek topuklu ayakkabı giymenin ve seksi görünmenin özgürlük olduğu sanılıyor. Bu özgürlük değil, kadının erkeğe bağımlılığı. Burada sizin başörtünüz, bizim de orda mini eteğimiz var. Bunlar kadının özgür iradesi değil, erkek toplumunun dayatmaları.”olabilir.
“Kocam değil mi? Döver de söver de!...”
Bu kafayı bırakma zamanı gelmedi mi? Böyle düşünenler hala var mı? bilmiyorum.Bu yaklaşım cehaletin ürünü değil mi?
Yine de ve her şeye rağmen Dünya kadınlar günü herkes için kutlu ve mutlu olsun.
“Bıyıklı Meclis” yakıştırması da en azından hoş değil, Bir elmanın iki yarısıyız biz, öncelikle cinsiyetimiz ne olursa olsun, insanız insan…