Millileşen (ulusallaşan) dedikoduların şahlandığı kaynanalaşmış bir çökelekten bakınca yola:
Yollar(ekrenlar) hıncahınç, gözler kelaynak vitrin. Alaturka yaklaşımlardan sallanan kirliliğin Vitrinleştiği göbekteşındayim . Alnımda ter tuz karışımı öbekler... CUMHURİYET’in aydınlığına sığınıyorum yine.
Çaresizliğimi, yalnızlığımı sağaltan C vitamini bir CUMHURİYET O, CUMHURİYETLE özdeşleşen bir ışık, bir okul...Benim okulum, bizim okulumuz.
Yalızken bile ve okudukça çoğaldıkça çoğalıyorum onunla.
Ve sevgiyle güçlü anılara dalıyorum...
Cahit KÜLEBİ’li, Sami KARAÖREN’li Mehmet BAŞARAN’lı söyleşiler ve şiir dinletili can sofralar, içten birliktelikler.. Süreyya ERYAŞAR’ın, Uluğ TURANLIOĞLU’nun DAMLA’sından okyanusa ulaşma çabaları...
İşte yaşam bu, diye sayıklarken kaynananın canhıraş, içi boş bağrışmaları. Ve AB’ye rağmen kırılan reyting rekorları..
Ve diyorum, kime?
Bu ülke Cahit KÜLEBİ’yi anlayan, Sami KARAÖREN’in söyleşilerini dinleyen M.BAŞARAN’a kulak veren konuma gelmedikçe, file file nafile!
İMECE
Hangi tepeden yürüsen düze
Köy adım imec
Yoksulluğun faturasına
Kış ayazı elleri
Çek çivi çakılmamış evleri
İşte devesiz Develi
Gece karanlığına üşür
Köy ekmeği
Köy Kışları
Uzaklardan güler ülke ışıkları
Çipilder ve yaz kış yanar
Gözleri
Ne çok Ahmet ayşeAli Hüseyin
Fatma Zeynep
Yorgun yol Kambur köprü
Yaşamak yağmur duasına rağmen
Yine bıldıra kaldı
N.T