“Deprem gerçeği ile yaşamayı öğrenmeliyiz…”
Bu söz, 1999 Gölcük Depreminden sonra, Kandilli Rasathanesi Müdürü olarak ismi çokça gündeme gelen ve daha sonra da “Deprem Dede” lakabı ile anılan Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara’ya ait.
20. Yüzyıl içinde bir düzineden fazla büyük deprem yaşayan ve on binlerce insanını bu afetlerde kaybeden Türkiye yani bir uçtan bir uca fay hatları üzerinde oturan Türkiye, acaba deprem gerçeğini ne kadar kavradı?
Gölcük Depreminin üzerinde 23 sene geçti. Her sene 17 Ağustos’ta, o büyük felaketle ilgili anma toplantıları ve ilmî tartışmalar yapılır… Resmî rakamlara göre, tam 45 saniye süren 7,4 büyüklüğündeki Gölcük Depreminde 17 bin 480 kişi öldü.
Ondan tam altmış yıl önce meydana gelen Erzincan Depreminde ise, en az 32 bin insan hayatını kaybetti. Tümüyle yıkılan Erzincan şehri yer değiştirerek yeniden kuruldu.
Ve şu an yaşadığımız Maraş depreminde tablo bir hayli kötü.
Millet olarak üzülüyoruz, kahroluyoruz.
Yardımlar kesilmiyor, herkes tek olmuş delicesine çırpınıyor.
Çare mi bilinmez.
Türkiye; topyekûn manada deprem gerçeğine karşı, acaba ne derece bilinçlendi?
Daha basit bir ifadeyle, yapı işlerinde ne derece dikkatli davrandı ve binaların daha sağlam inşa edilmesine dair nasıl standartlar getirdi? 1999 Gölcük Depremi ve bugün yaşadığımız Maraş depremi çok net şekilde ortaya koydu ki, o güne kadar hiç de dersimizi çalışmamışız.
Bugün yaşadığımız büyük afet bunun göstergesi.
Bugünden sonra yaşanması muhtemel doğal afetlere karşı devlet ve millet olarak gereken tedbirleri almalı, kimse sevdiklerinin arkasından ağlamamalı.
Bunu başarabilirsek, gerçekten büyük yol almış olacağız.
Milletimizin başı sağ olsun.
Bu kötü günleri bir daha yaşamamak dileğiyle.