Yarım asır öncesi başlayıp günümüze kadar devam eden köyden büyük kentlere akının faturası bugün ülkemize çok ağır oldu.O yıllarda “İstanbul’un taşı toprağı altındır” cazibesine kapılan Anadolu ve Trakya köylüleri topraklarından koparak soluğu başta İstanbul olmak üzere büyük kentlerde aldı.

İstanbul’un kenar semtlerinde adeta yeni köyler şehirler oluştu.Köylüler şehir yaşamına kolaylıkla uyum sağlayamadı.Köye özlemleri uzun zaman devam etti .Köy geleneklerini örf ve adetleri oralarda da sürdürdüler.

Bazılarının bir süre sonra şehirlerde ekonomik durumları bozulunca köylerini özler hale geldiler

Köylerdeki malını mülkünü sattıkları için köylerine dönemediler.

Köylerdeki evlerin bahçelerin terk edilmesi sonucu bahçeleri bakımsız kaldı evler harabe haline geldi.

Göçlere sonucu köylerdeki bağ bahçeler azaldı,tarlalar ekilemedi.Uzun yıllar ülkede şehir özlemi yurdun dört bir yanında yayıldı .Bu özlem şarkılara türkülere , medyaya da yansıdı .

Büyük kent aşkı köylerin tamamen boşalmasına neden oldu. Çoğu köyümüzde bugün sadece yaşlı insanlarımız kaldı.

İhtiyarlar bayram gelsin de köye gelecek bir yakınını görsün diye dört gözle bekliyorlar.Bir cenaze olduğunda cenazelerini kaldıracak insan bulunmayan köylerimiz var.Köylerde kahvehaneler bom boş.

------------------

BUGÜN KÖY NÜFUSU YÜZDE 10’UN ALTINDA

Kurtuluş Savaşı sonrası 28 Nisan 1927 yılında yapılan ilk nüfus sayımında 13 milyon 640 bin olan ülke nüfusunun 3 milyon 305 bini şehirlerimizde, geriye kalan 10 milyon 342 bini köylerde yani nüfusun yüzde 75’i köylülerden oluşuyordu.

O yıllarda köy tarlaları günün imkanları oranında ekilip dikiliyordu. Toprağa önem veriliyordu.

Ülkemiz ele güne muhtaç olmadan kıt kanaat geçinmeye çalışıp savaşın yaraları sarılıyordu..

Köylerde kentlere göç yok denecek kadar azdı. O yıllarda birçok gelişmiş ülkede olmayan yeniliklere teknolojiye eğitim imkanına kavuştuk.Uçak fabrikamız oldu. Madenlerimizi kendimiz işletiyorduk. Ülkenin dört bir yanında sanayi gelişiyordu.

Yok denecek kadar azalan, eğitimin eseri dahi olmayan köylerimiz okullara kavuştu.

Ülkede eğitim seferberliği başladı. Ülkede Köy Enstitülerinin açılması ile köy çocuklarına eğitim imkanı sağlanıyordu.

Böylece köyler daha cazip hale gelmişti. Köy Enstitülerinin açılması bazı toprak ağalarının köylerdeki hakimiyetini zedeledi.Halk onların sözlerine hurafelerine inanamaz duruma geldi.

Küçük yaşlarda köylerinden okullarına giderek öğretmen olarak tekrar köylere dönen öğretmenler köylüleri sorunlarına önderlik etti.Köylüler ağaları yerine öğretmenlerin önerilerini ,uyarılarını dikkate alır duruma geldi.

Bundan huzursuz olan saltanatlarının, köylüler üzerindeki hakimiyetlerinin son bulacağı telaşına kapılan ağalar” Bu öğretmenler nedeniyle ağalığımız elden gidecek ”diye siyasi partilere baskı yapmaya başladı.

Bu baskıları sonucu Köy Enstitüleri eğitimi bir süre sonra siyasileri de desteği ile amacından uzaklaştırıldı.

Daha sonra iktidar olan Demokrat Parti zamanında sadece köy Enstitülerinin adı kaldı. Eğer eğitimde çığır açan teorik öğretimle pratik eğitimi bir arada yürütüldüğü,öğrencilerin topraktan koparılmadan eğitim gördüğü eğitim sistemi bir süre daha devam etmesi durumunda, ülkemizde eğitim bugün olduğu gibi yaz boz tahtasına dönmezdi.

Oralardan yetişen öğretmenler günümüzdeki gibi köylerden kopuk olmaz ,derslerinin sona ermesiyle soluğu şehirlerde almaz, köylülerle iç içe yaşar onların sorunları ile ilgilenirdi.

----------------

Köylerdeki öğrenci sayısı ise yüzde 3,7’ye geriledi. Ülkede 17 bin köy okulu kapatıldı. Şimdi okul binalarının çoğu harabe halinde.

2000 yılı başında köylerde 688 bin öğrenci eğitim görüyordu.Şimdi ise taşıma sistemi ile köy köy dolaşılıp öğrenciler ilçelere taşınıyor. Taşıma sistemine de sınırlama getirildi.

Köylerde devleti temsilen sadece muhtar ve imamlar kaldı .

Köylerimiz eskiden olduğu gibi ulusal bayram kutlamalarına,İstiklal Marşına hasret hale geldi.Okulları kapatılan köylerde 12 yıl önce okullarımızda söylenen İstiklal marşı son kez dinlendi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.