17 Nisan Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümüydü. 194o’ta kurulan Enstitüler, tamamen bize özgüydü ve bizim ürünümüzdü. Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç bu işin öncüleriydi.

Sonra sonra siyaset ve bin bir dedikodu girdi işin içine ve kapatıldılar.

Yeni Kuşak Köy Enstitüleri Derneği kapanmalarına rağmen canlı tutmakta olayı.

Bildiğim kadarıyla kuruluş yıldönümlerinde hayatta kalan Kepirtepe çıkışlıları her yıl bu okulda toplanır. Hem görüşürler hem de kutlamaları izlerler. Duygusal anlar yaşanır, o yıllar anımsanırken.

Bu konuda benim de anılarım ve yaşantılarım var. Günü gününe olmasa da onlar geldi aklıma, bu yıldönümü nedeniyle.

İlkokulu bitirdikten sonra Kepirtepe’ye baş vurmuştuk. Beş on arkadaş vardık. Yazılı sınava babasını yitirmiş bir arkadaşımızdı.

Biz kasaba çıkışlı olduğumuz için şansımız yüzde yoktu. Yazıldık ortaokula…

Neyse orası da bitti. Bu kez Çanakkale Öğretmen Okulu’na başvurduk yine bir grup arkadaşla. Çünkü Vize’de henüz Lise yoktu. Hemen hemen hepimiz kazandık. Bir arkadaş kazanamamıştı yanılmıyorsam.

Orasını da bitirdik. Öğretmen olunca o yıl her öğrenciyi istedikleri yerlere atadılar. Ben de Vize’nin küçük bir köyüne atandım. Orada bir eğitmenle bir süre birlikte olduk. Sonra daha büyük bir köye naklimi istedim, verdiler. O köyde müdürümüz Köy Enstitüsü mezunuydu.

Eğitim Enstitüsünü bitirdikten sonra Urfa’ya atandım, kurayla. Kısa bir süre sonra becayişle Kastamonu Göl Öğretmen

Okulu’na atandım. Okul Bir köy enstitüsü idi. Orada da enstitü mezunları vardı. Onlarla arkadaş olup kaynaştık. Yaz çalışmalarına yaşadık. Öğrencilerin yaptıkları binalarda yaşadık. Elma bahçelerinden ve tavuklarından yumurta yedik. Büyük baş hayvanlarda yaşantımıza dahildi.Artık adı değişmişti (Göl Öğretmen Okulu) ama eski yılların eğitimi hemen hemen sürmekteydi. Yani bu okullara öğrenci olarak girememiştik ama yıllar sonra öğretmen olarak böyle bir eğitimi yaşamıştım.

Köyde öğretmenken. Bir yıl çağrılı olarak Kepirlilerin düzenlediği bir izlenceye gitmiştik. Çok dokunaklı ve varsıl bir düzenleme idi. Hala anımsarım.

Edirne’ye geldiğimiz ilk yıllarda Masada bir davetiye. Öğretmen okullarının kuruluş (16 Mart) yıldönümüne çağrı. Eşimle gittik. O yaşantı yeniden yaşandı. Yemek zili, karavanalar…Mutlu olmuştuk. Şimdilerde de Edirne Kız Öğretmen çıkışlıların buluşmalarına katılmaya çalışıyoruz, haberimiz olursa ve yıldan yıla… Emekli olduktan sonra bile bu birliktelikler, bu buluşmalar ve gösterilen saygı sevgi bizim için bir başka mutluluk.

Kastamonu Göl’de aynı branştan Mehmet Sazak’la çalıştık. İyi günlerimiz oldu. Mücadeleci bir arkadaş. Göl’ün satılmaması için dernek aracılığı ile mücadele yılları unutulmazlar arasında.

Daha sonra Trakyalı ünlü yazarımız Mehmet başaranla tanıştık. Buluşmalarımız, mektuplaşmalarımız, kitaplaşmalarımız oldu uzun yıllar. O şimdi rahmeti oldu. Bizim Pınarhisar’ın Ceylanköy doğumlu idi. Işık içinde uyusun!..

Bu arada Mahmut Makal bir Edirne’ye gelişinde, orda olanlara beni sormuş.İlettiler bana. Onunla da telefonlaşıp kitaplaştık. Hala öyle… Bu arada rahatsız olduğunu duydum. Acil şifalar diliyorum…

Bu kadersiz ve köy kalkınmasına yönelik iş eğitimine dayalı yapımıza da uygun okullar türlü aşamalardan sonra sonra kapatıldı. Yalnız onlar mı? Öğretmen okulları, Eğitim Enstitüleri, Yüksek Öğretmen Okulları da birer bire ya kapandı ya dönüştürüldü.

Ve o ruh da çöktü gitti. Fakülte çıkışlılar şimdi öğretmen oluyor. Genellikle pedagoji eğitimi sözüm ona görüyorlar. O da yarım yamalak. Yani artık öğretmenlik memurluğa dönüştü gibi. Dersine gir çık, tamam.

Gerçek Köy Enstitüsü çıkışlıların nesli neredeyse tükendi. Ve bu okullarla ilgili çok şeyler söylendi, yazıldı. Birçok yönden dedikodular üretildi, suçlamalar da cabası.

Ben, karşılaştığım bu meslektaşlarımdan hiçbir yanlış ve yamukluk görmedim. Dedikodu niteliğindeki söylentilere inanmadım. Niçin kapatıldıklarına akıl erdiremiyorum. Eğer onlar kapatılmasaydı, ülkemiz bu gün başka yerlerde ve boyutlarda olabilirdi.

Şimdi akla gelen sorun: Yeniden açılmaları mümkün değil mi?..

Tanıdıklarımdan biri de Feyzullah Aktan. Keşan’da yayınlanan Önder Gazetesi’nin sahibi. Yıllardır, bıkmadan, usanmak örnek olabilecek bir yerel gazeteyi yaşatmakta. Hem de her türlü zorluklara karşın. Kolay gelsin sevgili Aktan, kolay gelsin..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.