Seçim dönemi olmamasına rağmen siyasi parti sözcüleri üsluplarını konuşma tarzlarını daha da sertleştiriyor.
Bu tür konuşmaları halkı etkileyecek bir propaganda aracı olarak gören bazı siyasi partiler aslında halkın arasında husumetin yaygınlaşmasına çanak tuttuklarının farkında değil mi?
Televizyonlarda siyasi partilerin konuşmalarını izledikçe toplumun büyük kesimi tedirgin,huzursuz oluyor.
Ülkemizin çevresinin ateş çemberine dönüştüğü bir dönemde siyasi partilerin söylemlerinin böyle kırıcı halkı kutuplaştırıcı olmaması gerekmez mi.?
Bu toplumu kutuplaştırıcı konuşmalar halktan da destek bulması halinde ülkemiz insanları arasında barış ve kardeşlik nasıl sağlanacak?
Bu ve benzeri siyasi tavırların acı faturalarını daha önceki yıllarda gördük.
Onlar henüz anılardan silinmedi.
Bunların tekrarından kimseye yarar gelmez. Demokrasinin özünün barış ve kardeşlik olduğunu unutmamak gerekir.
Böyle sözler kısa zamanda o siyasilere yarar sağlayabilir.Uzun vadede ise toplum arasındaki kutuplaşmaya çanak tutar. ”Keskin sirke küpüne zarar verir” diye bir halk tabiri vardır.
Bu türde husumet yaratacak söylemlerle halk arasında ikilik yaratmakla ney amaçlanabilir?
Halkın siyasilerin bu yaklaşımını dikkate almaması barış ortamına sahip çıkması gerekir.
Eğer bu söylemler halk arasında da desteklenir hale gelirse ülkemizde kimsenin beklemediği huzur bozucu sorunlar gündeme gelebilir.
----------------
EDİRNE BİR HUZUR KENTİ
Ülke genelini dikkate aldığımızda kentimiz en huzurlu,adli vakaların en az olduğu,insanların barış ortamında yaşadığı bir çağdaş kent.
Siyasilerin kutuplaştırıcı sözlerine Edirne halkı itibar etmemeli.Bu sözlerin siyaseten söylendiği tanımı ibret verici
Bölgemizin huzur içinde yaşayan halkı siyasetçilerin, üst yöneticilerin gazına dolduruşuna gelmemeleri gerekir. Halkımızın da kentin huzurunu dikkate alarak bu tür siyaset yapanlara pirim vermemelidir.
Siyasilerin tahrik edici sözleri bir süre sonra unutulur gider.
Hangi siyasi görüşte olursa olsun halkımız yine barış ve huzur içinde yaşamını sürdürür.Onun için aman dikkat diyorum.
--------------
FIKRA
AKBULUT HAL MÜDÜRÜ İKEN…
Yıldırım Akbulut başbakan olmadan önce bir süre avukatlık bir zamanlar da İstanbul’da hal müdürlüğü yapmış.
Hal müdürü olduğu dönemde bir gün yardımcısı gelir.
Bir sürü matbu evrakların biriktiğini, onları koyacak yer kalmadığını söyleyerek şöyle der:
“Sayın müdürüm izin verirseniz evrakların bir kısmını imha edeyim böylece yer açılsın”
Akbulut bir süre düşünür:
“Tamam imha et ama biliyorsun bunlar resmi evraktır, birer fotokopisini çekip de ondan sonra imha edin”