Köye hizmet için yoğun çalışma temposu içinde olan Tuna köydeki çalışmalıları ile ilgili olarak şunları söyledi, “ Muhtar olarak görevi devraldığımızda köyde bir cami eksiğimiz vardı. Camimizin projesini yaptık bir hafta sonra projeyi alıp cami inşaatı için ilk adımı atacağız. Bunun için bütçemiz imkanları yeterli değil. Gelir sağlamak için köyde “ Cami Yapma ve Yaşatma Derneği” kurduk. Valimizin de katkısıyla bu eksiğimizi gidermiş olacağız. Köyün üç bin dekar merası bulunuyor köy merasındaki otları biçtirdim köydeki hayvan sahiplerine satarak köye ek bir bütçe sağlamış oldum.” Dedi
DİN İŞİ DEVLET İŞİ BİR ARADA YÜRÜDÜ
Köyün muhtarlığını yanında büyük bir konferans salonunun olduğunu belirten Tuna "Burası 1978 yılanda Toprak İskan Müdürlüğü tarafından köy konağı olarak yaptırılmış. Bu binanın 40 bin lira ödenek çıkarıp binanın bakımını yaptık. Şimdi köy halkımız cami olmadığı için ibareti orada yapıyor. Böylece din ve devlet görevimizi aynı çatı altında yürütüyoruz. Bu uygulama ilk kez bana nasip oldu. Köyümüzün bir mandıra yeri var bu 1930’lu yıllarda mandıra olarak yapılmış. Bugün mandıra yeri harabe halinde. Burada köy sığırlarını güden çobanımız oturuyor. Biz burasını düzenleyip köylülerin ürünlerini satacağı halk pazarı olarak kullanmak amacındayız. Bu binanın onarımı için para gerekiyor. Bu konuda bazı kurumlardan yardım talebinde bulunacağız. Biz burasını turizme hizmet amacıyla işletmek amacındayız. Köyümüzün isminden de anlaşılacağı gibi ipek yolu üzerindeki bulunduğu söyleniyor.Köyümüzde demir kapıdan bir han bulunmaktaymış” dedi
BABAM KÖYDE MANDIRACALIK YAPTI
Daha önceki yıllarda Demirhanlı köyünde ikamet eden Eski Edirne Belediye Başkanı eczacı İbrahim Ay Demirhanlı köyünün İpek yolu üzerinde bir köy olduğunu belirterek şöyle dedi, “ Edirne’nin Demirhanlı köyümüz meşhur ipek yolu üzerinde kurulmuş içinde Demirkapılı bir hanı bulunan bir köydür. İsmini de bundan almaktadır. Köyün en büyük geliri hayvancılık ve tarım üzerinedir. Köy halkı daha önceleri bir kısmı Selanik’ten göç ederek bu köye yerleşmiş Bazıları ise Bulgaristan göçmenlerinden oluşmaktadır. Köyün iki mahallesi bulunmaktadır. Bu köyün özelliklerinden biri mandırasının olmasıdır. Daha önceki yıllarda mandıra işlerini Yahudiler yapıyordu. Atatürk Kazım Diriği Trakya Müfettişi yaptıktan sonra kazım Diriğe, Trakya köylerini dolaşıp köylerdeki iş yapabilecek kişileri Yahudilerle ortak ederek ticarete alışmalarını sağlanması konusunda emir vermiş. Bu konuda emirlerden birini de o zaman Demirhanlı köyünde ikamet eden babama vermiş. 1930 yıllarında Babam köyde bir Yahudi ile mandıra açılması için ortak oluyor. Böylece babam mandıracılığa başlamış bulunuyor. O zamana kadar Türklerden bu işi yapan yok. Yahudi Edirne’ye gelince mandıra babama kalıyor. Daha sonra mandıra işletmeciliği devam ediyor. Daha sonraki yıllarda bizim Edirne’ye gelmemizle mandıra kapatıldı. Şimdi bu mandıranın yerine bir peynir müzesi yapılmasının yararlı olacağı inancındayım. Zira burası Edirne’de Türklerin mandıracılığa başladığı ilk yerlerden biri. Bu da Atatürk sayesinde sağlanmış oldu. Şimdi burasının değerlendirilmesi lazım. Eğer peynir müzesi olmazsa burası köylülerin civar köylerle birlikte ürünlerini pazarlayacağı bir yer olarak kullanılabilir.” Dedi
Fikri Yalın