Depremden etkilenen vatandaşlar için bölgeye personel ve yardım göndermeye devam eden Trakya Üniversitesi; öğrenci, öğretmen ve velilere yönelik psikososyal destek konusunda da çalışmalarını sürdürüyor. Psikososyal destek hizmetleri kapsamında daha önce “Afet&Psikososyal Destek Birimi”ni hayata geçiren ve psikosyal destek planlaması konusunda çalışmalar yürüten Trakya Üniversitesinde, afet sonrası çocukların ruh sağlığını korumaya ve doğru iletişime yönelik eğitim gerçekleştirildi.
Trakya Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü koordinasyonunda “Afet Sonrası Çocuk Ruh Sağlığını Koruma ve Çocuklarla Etkileşim” konulu çevrim içi seminer düzenlendi. Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Eğitimi Ana Bilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Ezgi Akşin Yavuz moderatörlüğünde, Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Işık Görker’in konuşmacı olduğu seminere, Edirne İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı okullarda görev yapan öğretmenler ile akademisyenler katıldı.
Seminerde afetlerin çocuk ruh sağlığı üzerine etkileri ve çocuklarla iletişim konularında bilgiler veren Prof. Dr. Işık Görker, deprem gibi doğal afetlerin erişkin bireyler kadar çocuk ve ergenlerde de olumsuz etkilere yol açabileceğini söyledi. Çocukların yaşanan afete karşı oluşturdukları tepkiler yaşlarına, gelişimsel düzeylerine ve afetten önceki yaşam deneyimlerine göre değişebileceğini söyleyen Prof. Dr. Işık Görker şu ifadelere yer verdi:
“Çocukların yaşanan afete karşı oluşturdukları tepkiler, yaşlarına, gelişimsel düzeylerine ve afetten önceki yaşam deneyimlerine göre değişebilmektedir. Öncelikle deprem gibi beklenmedik bir afetle ortaya çıkan stres faktörlerinin yoğunluğu ne kadar fazla ise yaşanılan zorluklar ve bu duruma karşı gösterilen tepkiler o denli yoğun olacaktır. Bu olağanüstü durumlarda alışılagelen günlük rutin aktivitelerin bozulması, ebeveynlere sosyal veya ekonomik desteğin sağlanamaması, ebeveynlerden birinin ya da tümünün kaybedilmesi ailenin dayanıklılığını ortadan kaldıracak ve çocuğun daha olumsuz etkilenmesine neden olacaktır. Olumsuz yönde etkilenmelerine neden olan bir diğer faktör ise ekran maruziyetidir. Depremin sürekli izlettirilmesi, çocukların depreme olan duyarlılığını azaltmayacak, aksine etkilenme düzeylerini daha da arttıracak ve ikincil belirtilerin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Ayrıca depreme maruz kalan, mağdur olduğu zamana ait görüntüleri olan çocuk veya erişkin bireylerin görüntülenmesi, onların izni olmadan rahatsız olabilecekleri bir duruma sokulduklarını hissetmelerine sebep olabilecektir.” dedi.
Depremden etkilenen çocukların öncelikle beslenme, barınma, giyim ve hijyen gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Işık Görker “Rutin yaşamın bozulması ile birlikte yaşanan krizde, bu temel ihtiyaçların karşılanması ile yeni bir ortama uyum sağlamak nisbeten daha kolaylaştırıcı olacaktır. Deprem sonrasında çocukların yaşadığı ya da yaşayabileceği olumsuz etkilenmeleri olabildiğince azaltmak için, öncelikle ailelerin onlara destek olmaları gerekmektedir. Onların beslenme, barınma gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak, elini tutmak, bazen sarılmak gibi bedensel temasta bulunmak, kendilerini güvende hissetmelerine yardımcı olmaktadır.” şeklinde konuştu.
Travmatik olaya maruz kalmanın, çocuklarda bazen uzun süreli etkiler bırakabileceğini ve ruhsal belirtilerin şiddetinin artabileceğini dile getiren Prof. Dr. Işık Görker “Bu durumu oluşturan faktörler ise çocuğun kaygılarının sürekli olması, ebeveynlerinin aşırı kaygılı olması, ebeveynlerinden ayrı olmaları ya da ebeveynlerinin kaybı, fiziksel yaralanmalar, ev ortamından ayrı olma ve yer değişimleri olabilmektedir. Bu faktörlerle gelişen uzun süreli yas tepkileri, travma sonrası stres bulguları, çocuk-ergen psikiyatri uzmanları tarafından tedavi girişimini gerektirmektedir.” ifadelerini kullandı.
Çocuk ya da ergen bireyin yaşadığı deneyim sonrası ruh sağlığını korumada etkili olan faktörler ve izlenmesi gereken yaklaşımlar konusunda da bilgiler paylaşan Prof. Dr. Işık Görker, özetle şunları söyledi: “Çocuğun veya ergenin yaşanılan böyle bir travmatik deneyim ile baş edebilmesindeki en önemli faktörlerin güvenlik duygusu, sakinleştirici bir çevre içinde olma, yeterli toplumsal destek, aradaki güçlü bağlar ve umut olduğunu ifade edebiliriz. Ekonomik destek, sosyal destekler, sosyal bağların kuvvetlenmesi, arkadaş ilişkilerinin sürdürülmesi, okul ve öğretmenlerin çocuğa yaklaşımı konusunda gerektiğinde işbirliği içinde olmak, çocukların bu stresle baş edebilmelerini ve iyileşmelerini kolaylaştıran önemli girişimlerdir. Çocukların iyileşmeleri, ebeveynlerinin ve çocuktan sorumlu kişilerin deprem sonrasında yaşananlarla nasıl baş ettiklerine bağlı olmaktadır.”
Seminer soru cevap kısmının ardından sona erdi.
Haber Merkezi