"TEMİZ KANI İLE CUMHURİYETE HAYAT VEREN ÖĞRETMEN ASTEĞMEN KUBİLAY"

Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şubesi Yönetim Kurulu adına ADD Edirne Şubesi Y. K. Başkanı Celil Özcan, "Atatürkçü Düşünce Derneği; inanarak, mücadele ederek, toplumu aydınlatarak ulusal bir görev yaptıkları için katledilen aydınların yolundan en ufak bir tereddüt göstermeksizin yürümeye devam edecektir. Devrim Şehidimiz Kubilay başta olmak üzere; Bekçi Hasan’ı, Bekçi Şevki’yi ve bugüne kadar şehit verdiğimiz tüm aydınlarımızı; bağlılık ve şükran duygularımızla anıyor; davalarının davamız, yollarının yolumuz olduğunun bilinmesini istiyoruz." dedi.

"TEMİZ KANI İLE CUMHURİYETE HAYAT VEREN ÖĞRETMEN ASTEĞMEN KUBİLAY"

Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şubesi Yönetim Kurulu adına ADD Edirne Şubesi Y. K. Başkanı Celil Özcan, "Atatürkçü Düşünce Derneği; inanarak, mücadele ederek, toplumu aydınlatarak ulusal bir görev yaptıkları için katledilen aydınların yolundan en ufak bir tereddüt göstermeksizin yürümeye devam edecektir. Devrim Şehidimiz Kubilay başta olmak üzere; Bekçi Hasan’ı, Bekçi Şevki’yi ve bugüne kadar şehit verdiğimiz tüm aydınlarımızı; bağlılık ve şükran duygularımızla anıyor; davalarının davamız, yollarının yolumuz olduğunun bilinmesini istiyoruz." dedi.

Emre SEDEF
Emre SEDEF
23 Aralık 2022 Cuma 06:00
"TEMİZ KANI İLE CUMHURİYETE HAYAT VEREN ÖĞRETMEN ASTEĞMEN KUBİLAY"

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında; Şeyh Said’in 1925’de başlattığı isyandan sonraki en acı ve en önemli olayın; 23 Aralık 1930’da, Menemen’de Asteğmen Kubilay’ın başının kesilmesiyle gerçekleştiğini belirten,  ADD Edirne Şubesi Y. K. Başkanı Celil Özcan, şunları kaydetti:

"Türkiye Cumhuriyeti; Milletimizin, Büyük Atatürk’ün eşsiz liderliğinde yedi düvele karşı verdiği mücadelenin onurlu bir sonucudur. Milletimizin, çağdaş dünyada saygın bir konum edinmesini sağlayan Cumhuriyet; tüm mazlum milletlere de ilham kaynağı olmuştur.

Ancak, yüzyıllar boyu süren saltanat yönetimiyle dünyadan kopuk bir toplum haline dönüştürülen milletimize; ışıklı ufuklar açan Cumhuriyetin, bilhassa, laiklik ilkesi ilk günden beri açık-gizli saldırı altındadır. Cumhuriyetin getirilerine bakıldığında, adım adım laik ve çağdaş bir devlet modeli oluşturulacağının kesin işaretleri vardır. Yüzyıllar boyu insanlarımızın eğitimsiz, cahil ve dünyadan kopuk bıraktırılmış olmasından beslenen karanlık, gerici ve işbirlikçi kesimler; etkilerini gün ve gün yitirdiklerini görerek; ayaklanmışlar, kanlı olaylara neden olmuşlardır. Bu bağlamda; Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında; Şeyh Said’in 1925’de başlattığı isyandan sonraki en acı ve en önemli olay; 23 Aralık 1930’da, Menemen’de Asteğmen Kubilay’ın başının kesilmesiyle gerçekleşen gerici başkaldırıdır.

“Şeriat isteriz”, “hilafet ordusu Menemen’e girmek üzeredir”, “kâfirlere ölüm” sloganlarıyla Cumhuriyetin temsil ettiği değerlere yönelik kanlı meydan okumada, esasen kesilen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın başı değildir; tam tersine laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin başı kesilmek istenmiştir.

Büyük Kurtarıcı ve Devletimizin Kurucusu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; Menemen olayından sonra ( 28 Aralık 1930) yaptığı çarpıcı açıklama, ders niteliğindedir:

“Gericilerin yaptığı bu açık vahşet karşısında, bütün cumhuriyetçiler ve yurtseverler utanmalıdır. Çünkü, bu olay acı olduğu kadar hepimiz için utanç vericidir.”

Kubilay, Cumhuriyet kazanımlarını savunurken verdiğimiz bilinen ilk şehidimiz olmakla birlikte; aynı olayda şehit olan Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’yi de hatırlamak vatan, namus borcudur.

Cumhuriyet tarihimizde Devrim Şehitleri ünvanı sadece Kubilay’la, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki ile sınırlı kalmamıştır. Cumhuriyetin ışığını söndürmek; milletimizi gerici ve karanlık zihniyete teslim etmek için emperyalist güçlere hizmet eden odaklara karşı, canı pahasına mücadele veren aydınlarımız da haince katledilmiştir.

Kubilay,  Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki’nin kanı yerde kalmamıştır. Failler anında hak ettikleri cezayı bulmuşlardır. Fakat, sonrasındaki, aydın katliamlarının hiç biri açığa çıkartılmamış; failleri malum iken, meçhul olarak karanlıkta kalmıştır. Bu durum, ülkemizde aydın katliamlarının birbiri ardına, zincirin halkası gibi gelmesine neden olmuştur.

1980 sonrası gerçekleşen aydın katliamlarına bakıldığında; 31 Ocak 1990’da katledilen Kurucu Genel Başkanımız Prof. Dr. Muammer Aksoy cinayetinin aydınlatılmasıyla bile Bahriye Üçok, Turan Dursun, Çetin Emeç, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı ve Necip Hablemitoğlu’nun katledilmelerine engel olunabilecekti. Türkiye Cumhuriyeti’nin dönüştürülmesi için, aydınların susturulması gerekiyordu.

Necip Hablemitoğlu; Türkiye’de cemaat, tarikat, ticaret ve siyaset ilişkilerini en açık şekilde belgelemiş bir büyük araştırmacıydı. FETÖ’ye “cemaat” ve “Hizmet Hareketi” denildiği dönemde cesaretle terör örgütü diyebilmiş, bunları belgelediği için de katledilmiştir. Tüm aydın cinayetlerinde olduğu gibi değerlerine sahip çıkamayan siyasi yöneticiler sorumludur. Duyarsız kalan toplumumuz ise vebal altındadır.

Atatürkçü Düşünce Derneği; inanarak, mücadele ederek, toplumu aydınlatarak ulusal bir görev yaptıkları için katledilen aydınların yolundan en ufak bir tereddüt göstermeksizin yürümeye devam edecektir. Devrim Şehidimiz Kubilay başta olmak üzere; Bekçi Hasan’ı, Bekçi Şevki’yi ve bugüne kadar şehit verdiğimiz tüm aydınlarımızı; bağlılık ve şükran duygularımızla anıyor; davalarının davamız, yollarının yolumuz olduğunun bilinmesini istiyoruz." 

Haber Merkezi

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.