Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şubesi Yönetim Kurulu, konuyla ilgili şunları kaydetti:
"Atatürk yurt gezilerine büyük önem verirdi. Bu çağdaş medeniyete ulaşma yarışında olağanüstü bir çaba harcayan ve zamanla yarışan ülkemiz için çok önemliydi.
21 Ağustos 1929 tarihinde İstanbul’dan Bursa’ya gidecekti. Sabah 09.00 ta Ertuğrul Yatı'yla Dolmabahçe önlerinden hareket edildi. Marmara’da atılan kısa bir turdan sonra yat Yalova İskelesi'ne doğru süzülürken Atatürk’te sahili seyrediyordu. Birden sahildeki ulu çınar ağacı dikkatini çekti.
Çınarın görüntüsünden etkilenen Atatürk’ün emriyle yat durduruldu. Yatın teknesiyle karaya çıkıldı. Ulu çınarın gölgesinde bir süre dinlenen Atatürk ulu çınarın civarına bir köşk yapılması talimatını verdi.
Atatürk daha sonra çınar ağacının içinde bulunduğu çiftlik arazisinin tamamını satın alacak ve ülke tarımı için örnek bir çiftlik kuracaktır. Atatürk 1937 yılında bütün mal varlığını hazineye devrederken çiftliğide millete bağışlamıştır. Çiftlik arazisinin bir bölümü köylülere dağıtıldı. Kalan bölümde ise bugün Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü adıyla ülkemizin en önemli tarımsal araştırma ve geliştirme enstitülerinin birisi bulunmaktadır.
21 Ağustos 1929 tarihinde Atatürk’ün talimatıyla yapımına hemen başlanan köşk, 12 Eylül 1929’da Atatürk’ün yapılsın dediği 21 Ağustos’tan 22 gün sonra tamamlanmıştır.
Ancak, bu köşkün tanınmasına sebep olan asıl olay, bulunduğu yerden biraz doğuya doğru kaydırılması oldu.
Atatürk, 1930 yılında Haziran ayı içinde, bir gün köşke gittiğinde, orada çalışanlar, yandaki çınar ağacının dalının köşkün çatısına vurduğunu, çatı ve duvara zarar verdiğini söyleyerek, çınarın köşke doğru uzanan dalını kesmek için izin istediler. Atatürk ise, çınar ağacının dalının kesilmesi yerine, binanın tramvay rayları üzerinde biraz ileriye alınmasını emretti.
Bu görev, İstanbul Belediyesi’ne verildi.O sıralarda, Belediye Fen işleri Müdürü Yusuf Ziya (Erdem) Bey’di. Onun direktifleriyle, Fen İşleri Yollar Köprüler Şubesi sorumluluğu üstlendi. Başmühendis Ali Galip (Alnar) Bey, yanına aldığı teknik elemanlarıyla Yalova’ya gelerek çalışmaya başladı.
Önce, bina çevresindeki toprak büyük bir dikkatle kazılarak, temel seviyesine inildi. İstanbul’dan getirilen tramvay rayları, binanın temeline yerleştirildi. Santim santim yapılan çalışmalar sonunda bina, temelin altına sokulan raylar üzerine oturtuldu. Atatürk, zaman zaman bu çalışmaları izliyordu.
Belediye Fen İşleri, 7 Ağustos 1929 Perşembe günü Yalova’ya bir gezi düzenledi. Bu geziye İstanbul’da bulunan bütün mimar ve mühendisler davet edildi. Köşkün yürütme çalışması, olasılıkla Atatürk’ün isteğiyle, mühendislerin önünde yapılacaktı.
8 Ağustos 1930 Cuma günü öğleden sonra saat 15 00 civarında, yürütme çalışması başladı. Bu çalışmayı Gazi, kız kardeşi Makbule (Atadan) Hanım, Vali Vekili Muhittin (Üstündağ) Bey, Emanet Fen Müdürü Yusuf Ziya (Erdem) Bey, İstanbul’dan gelen mühendisler ve gazeteciler izlediler.
Köşkün yürütülme işlemi iki safhada yapıldı. 8 Ağustos 1930 Cuma günü, öncelikle yapının teras bölümü (toplantı salonu olarak kullanılan, üç yanı camlarla kaplı bölüm) kaydırıldı. Geri kalan iki gün içinde de, ana binanın raylar üzerinde yürütülmesi işlemi tamamlandı ve bina, 5 metre kadar doğuya kaydırıldı.
Böylelikle köşk yıkılmaktan, çınar ağacı kesilmekten kurtuldu.
Gerçekte, burada önemli olan köşkün yürütülmesi değil, verilmek istenen mesajdı. Atatürk, Yalova’daki bir çınar dalını bahane ederek tüm kamuoyuna bir mesaj vermek istemişti. Yoksa, küçük bir binayı yıkıp, yerine yenisini yapmak çok daha kolaydı.
Ancak, bugün Akbelen’de yaşananlara bakınca, Atatürk’ün vermek istediği mesajın 93 yıl sonra bile anlaşılamadığını üzülerek görüyoruz."
Haber Merkezi
Tesekkurler