ADD Edirne Şubesi Başkanı Celil Özcan yaptığı yazılı açıklamada bugünün Devrim Yasalarının 98 yıl önce bugün kabul edildiğini hatırlatarak, “1 Kasım 1922 tarihinde Osmanlı saltanatının kaldırılmasıyla yapılan ilk devrimin üzerinden 16 ay, Cumhuriyetin ilanından yalnızca 4 ay geçmişken TBMM’ce kabul edilen ve yürürlükteki Anayasanın 174. maddesi ile koruma altında olan 3 Mart 1924 tarihli 3 Devrim Yasası ile Cumhuriyetimizin nitelikleri belirlenmiştir” dedi.
Bu 3 yasanın Laik Cumhuriyet’in ve Atatürk Aydınlanma Devrimleri’nin temeli olduğuna vurgu yapan Özcan, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Şer’iye ve Evkaf Vekâletlerinin (din ve vakıf işleri ile ilgili bakanlıkların) kaldırılarak, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğünün kurulmasını sağlayan 429 sayılı Yasa. 430 sayılı “Tevhidi Tedrisat” (Eğitim Birliği) Yasası. Halifeliği kaldıran 431 sayılı yasa.
Anayasanın 174. maddesi kâğıt üzerinde varlığını sürdürmekte ise de, günümüzde bu devrim yasalarından Halifeliğin kaldırılması dışındakiler silikleşmiş, hatta nerede ise fiilen yürürlükten kalkmış, Halifelik konusu da emperyalist itki ile ısıtılmaya çalışılmaktadır.
3 Mart yasalarının görece en önemlisi kuşkusuz Tevhid-i Tedrisat yasasıdır. Bu yasa; günümüzde eğitim birliği diye anıldığına bakılarak, sadece eğitim hizmetlerinin tek çatı altında toplanması gibi algılanmamalıdır. Yasanın esas amacı; eğitimi çok başlılıktan kurtarmak, millİ nitelikte tek disiplin, tek otorite altında yürütülmesini sağlamak, tek tip insan değil, yaratılacak çağdaş, laik, bilimsel milli eğitim sistemiyle fikri hür irfanı hür vicdanı hür bireyler yetiştirmektir. (Yasaya adını veren, vahid kökünden türetilmiş tevhid sözcüğü birleştirme değil, tek anlamındadır.)
Yasanın ne anlama geldiğini kavrayabilmek için, Cumhuriyet kurulduğunda ülkemizdeki eğitim kurumlarının ve öğrencilerin durumuna bakmak gerekir.
Harf Devrimi, okuma yazma kursları, Millet Mektepleri, Üniversite Reformu hep bu devrimin büyük atılımları idi. En büyük atılım ise köy çocuklarını eğitmek için kurulan köy enstitüleri ile yapıldı. Ne yazık ki bu atlım, büyük başarı kazanmasına rağmen kısa sürede önü kesildi. Enstitüler, öğrencileri ve mezunları kara propaganda ile damgalandı. Bu okullarından yetişen ozanlara, yazarlara, sanatçılara yıllarca acı çektirildi. Dünyada örnek gösterilen Kemalist Eğitim Devriminin geri döndürülmesinin başlangıcı da Köy Enstitülerinin kapatılmasıyla olmuştur. Bu tarihten sonra imam okulları, tarikat okulları, misyoner okulları hızla her tarafı kaplamış, parasız ve laik eğitimin yerini paralı ya da dini eğitim almış, müfredat bilimsellikten uzaklaştırılarak dinselleştirilmiştir. Bugün ülkemizde F-tipinden Süleymancısına, Nakşisinden İsmail Ağa cemaatine, Amerikancısından Fransızına her dilden, her dinden, her tarikattan eğitim vardır. Bakanlığın adı Milli Eğitim Bakanlığı’dır ama, “ Eğitim sistemimizde olmayan tek nitelik milliliktir” dense yeridir.
Tevhid-i Tedrisat Yasası Anayasanın 174. maddesi ile koruma altında iken, eğitim sistemimizin 98 yıl öncesine döndürülmüş olması ne büyük gaflet, ne tarifsiz acıdır.
15 Temmuz 2016 günü yaşanan Amerikancı FETÖ’cü darbe girişimi sonrası, henüz kısmen ortaya çıkarılabilen örgüt yapısı; eğitim sistemimiz kullanılarak ordudan emniyete, adalet örgütünden eğitime, anaokulundan evliliklere kadar her alanı saran bu emperyalizm işbirlikçisi ihanet ağının hangi boyutlara ulaştığının çok daha dikkatle incelenmesini ve gereğinin yapılmasını zorunlu kılmaktadır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür bağımsız, şanlı yüksek bir topluluk halinde yaşatır, ya da esaret ve sefalete terk eder.” sözleriyle yaşamsal önemine işaret ettiği, Milli Kültür, Milli Birlik, Laik Toplum ve Özgür Birey yaratmak amaçlı, Cumhuriyetimiz’le yaşıt Kemalist Eğitim Devrimi yeniden hayat bulmadan hiç bir sorunumuzu aşma olasılığımız yoktur.
Atatürkçü Düşünce Derneği 100. yılında Cumhuriyetin kuruluş ayarlarına dönüleceğine ve 3 Mart yasaları dâhil bütün Aydınlanma Devrimleri’nin yeniden hayata geçirileceğine inancını milletimizle paylaşmakta, çarenin Yeniden Kemalist Cumhuriyet olduğunu gür sesiyle haykırmaktadır.”
Gözde Kabasakal