Yazılarımı yıllardır el yazımla yazdım. Öyle postaladım yerellere. Onlar da alışmıştı ki, bilgisayar denen alet çıktı. Bu aleti, bir dönüm noktası olarak görüyorum. Böylece elle yazma ortadan kalktı. Zarflama, postalama da artık tarihe karıştı.Kağıt kullanma da büyük çapta azaldı.Postalama derdi bitti. Çünkü bu aletle istediğin yere anında gönderme olanağı var.

Kısaca, nimetleri sayılamayacak kadar çok. Bu arada kötüye kullananlar da olmuyor değil. Bu artık bilgisayarın değil, bizim yanlışımız olmalı.

Günlerdir ıslak ve nemli , üstelik de sürekli bulutlu bir hava.Böyle havalar can sıkıntısını da sırtınıza yükler. Sararan ve uçuşan yaprakların yarattığı hüzün dalgaları rüzgarınızla kıyınıza taşınır durur. Yaz gelir aklınıza, çöl sıcakları. Keşke gene yaz olsa diye iç geçirirsiniz.Çöl sıcaklarının gece insanı uyutmadığı günlere dönsek mi, dönmesek mi ?

Bilgisayarlar çıktı çıkalı elle yazmam yine sürdü. Önce elle yazdım, sonra bilgisayara aktardım.

Bu gün öyle yapmadım. Oturdum bilgisayarın başına doğaçlama ;yani içimden geldiği gibi yazmaya başladım.Baktım gidiyor, ben de bırakmadım.Yani bu yazı doğaçlamadır.

Konular hiçbir zaman bitmez. Birileri bitse de birileri yeniden yeşerir.

Edirne’nin temizlik sorununa bakmak istiyordum epey zamandır bir türlü değinemedim. Konu özele aktarıldı bildiğim kadarıyla. Değişti mi bilemiyorum. Önceleri daha özenli temizleniyordu kent. Ancak son zamanlarda çok iyi değil gibi. Özellikle Boş alanlarda ki poşetler ve petler bol miktarda. Kent temizliğinin ne denli önemli olduğunu söylememe gerek yok sanıyorum. Edirne’nin yeni yerleşim birimlerinde görünen bu, Bana mı öyle geldi bilmiyorum. Amacımın şikayet değil uyarıdır, bunu belirtmemde yarar var sanıyorum.

Gelelim sağlık ocaklarına ve aile hekimliklerine. Her semtte bir sağlık ocağı var. Mesai saatleri içinde de hayli kalabalık.Aile hekimliğinin adı var ama kendi yok. Batı da (Anlatılanlara bakınca) ki gibi işlevsel değil hani.

Sağlık ocakları cumartesi-Pazar çalışmıyor. İçlerinden biri hafta sonlarında nöbet tutsa fena mı olur?. Bilindiği gibi kentimiz ak saçlılar ülkesine döndü. Yanı ortalama ömür yükseldi. Emekliler çoğaldı. Böyle olursa sıkışıklık azalır, yaşlılar yorulmaz ya da iki gün beklemek zorunda kalmaz. Öylesine geçti aklımdan Uygulanabilirliği olası mı? Onu da işin içinde olanlar bilir.

Bir çamlık alanda hastane yapılı. Duydum ve uzaktan gördüm. Başka yer yok muydu, merak ettim doğrusu Bu hastane yapıldı ve hizmette artık..Ulaşım açısından böyle düşünmüştüm ama o sorun da çözümlendi…

Bizans’ın son zamanlarında büyük bir tartışma yaşanmış.Konu:Melekler dişi mi, erkek mi?Her yerde tartışılan bir konu olmuş ve büyümüş de büyümüş. İnsanlar birbirlerini kıracak konuma gelmiş. Sonuç:Sonuç yok elbet. Bir çok konu geri kör kuyulara itilmiş…Ancak ellerinden İstanbul gitmiş.

Bu örneği galiba şu anda biz de yaşıyoruz. Bitmeyen ve unutulmayan konuyu herkes duymuştur: Baş sorun konumunda istifalar. Laiklik de tanımından başka tanımlara taşınma yolunda…En iyisi bir bardak su içmek ya da bir şiir okumak.

ISTIRANCA TERİ

Can Rumeli türkülerinde

Dallanıp budaklanınca serhat

Çiçeklerim güz kanar

Sınırda şarkılanınca gurbet

Düğün alayında dillenince Anadolu

Dip Karpaz şarkıların içinden

Son rüzgarın nemi değer alnıma

Tuna aşkını titreyince salkım söğüt

Avuçlarım “Ali” yitik kirazlar

Terini silince Istıranca esini

Yer-yüzümde dillenir halk tipi şarkılar

Vizeli N.T

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.