Liberalizmin çıkmaz sokaklarında
Sürüsüne bereket bir yerelleşme
Padişahlar ve krallar mahallesinde
Karesinin karesi bir küreselleşme
İriyarı bir çoban DNA testinde kovboy
İnce uzun bir değnek kızılcık dalından
Ateşsiz süt pişirir dünya denen kazanda
Uzun menzilli gözleriyle yine insan avında
Irak-Afganistan pijamaları şimdi moda
İstersen kalk gidelim Kamboçya Vietnam’a
Bırak(ma) yapsın bırak(ma) satsın bırak (ma)
Yolsun
Para tutsaklarının rengi ne renkti koyun
N. T
------------------
NE-FESİNDE
Ödemeli kolilerdi rüzgarın getirdiği
Şimdi sorgulamakta kışken yazı(mı)
Al getir dediler kırmızıdan al taşı
Güvertesi rüzgarlı mor bir gemiyle
Sıcaklığımda uyuturken a(yazımı)
Alnımdan pul pul ter döktü naz
Oda mı moda mıydı şu İstanbul bavulu
Karanlığın kirli ışığını parlatırken savunma
Giysilerini bırakma sıcağın kalsın gam/zede
Aşkın kuşları konsun sevginin ne/fesine
N. T
Bu iki şiir yazılmış ve yazdığı yerde uyuya kalmış. Ekranda aşağı yukarı gezinirken gözüme ilişti. Ben de ne yapayım size derken köşeme aldım işte. Belki üç-beş kişi okur. Anlamasalar bile şiir okunur.
Sevda şiirleri her zaman ilgi çeker. Karşı cinse duyulanlar genellikle dizelerde bulur acıyı, tatlıyı.
Bilmem hiç Freud’u duydunuz mu? Çağımızın en çarpıcı araştırmaları ve bulgularıyla çok kişiyi şaşırttı. Her enerjinin köklerinde cinsellik vardır diyor. Bu enerjiye de “Libido” adını vermiş. İki cins arasındaki çekicilik aşk, meşk…Bu köklerden kaynaklanır ve yönelir. Çünkü cinsellik bir fiziksel gereksinmedir. Normal yollardan giderilmezse sapıklıklar gündeme girer. Hiç olmazsa şiiri bu tutsaklıktan kurtarmak gerekmez mi?
Survıvör… Dünyanın öteki ucunda bir organizasyon. Bir bölüm genç enerji oralarda çırpınıp durmakta. Ben boşa harcanan bir enerji diye yorumluyorum. Üretim diye bir şey yok.
Tüketim örneklerinin daniskası, gibi geliyor bana…
Boş zamanlarında ne yapıyorlar? Merak ediyorum doğrusu. Onlara kitap gönderildi. Kaç kişi kitap okuyor? Merak işte. Ben bir kere birinin elinde gördüm. Okurken falan kimseyi görmedim.
Ve ek bazen kendimi vahşi ormanda sanıyorum. O bağırışlar nedir, anlamadım. Ya kavgalar? O yaştaki insanlara yakışıyor mu?
İzleyeni de ; ben de dahil çok. Çünkü ekranlarda izlenecek başka bir şey yok. Zaman öldürmek için birebir…
Beş yüzün hatrına nelere katlanıyor insanlar…