“Kuşlar mıdır onlar, alemlerimizden sefer eyler.”
Ahmet Haşim’in bir şiirinden çalınmış bir dize, yukarıdaki. Şiirlerin çoğunda kuşlar uçar, konar, yuva yapar, yavrularını büyütenler ve güzel çirkin! Ötenler. Bülbülü, kanaryası en güzel ötenlerden, karga, baykuş,kartalsa tersi. Ancak ekolojik sistemde hepsinin yeri ve önemi vardır.
Şiirlerimi şöyle bir karıştırdım. Çoğunda kuş var. Öyle ya da böyle ama, var.
Benim de son şiir kitabımın adı “Az Bulutlu Kuşlar” olmuştu.
Demek ki kuşlar yaşantımızın parçası. Onlarla bütünleşmişi Bu arada aklıma gelmişken köpekçilere bir önerim olacak. Ev içinde ne derseniz deyin, nasıl savunursanız savunun, köpek olmaz. Eviniz bahçeliyse ona bir diyeceğim yok. Köpek gezdirme konusu da bir garip. Kentin en kalabalık caddelerinde olmaz o iş. TEM’de, Kapıkule yolunda, ya da benzeri yerlerde yani insanın olmadığı yerlerde gezdirin. Gösteriş için böyle kalabalık yerlerde uygun olamaz. Bir de sahiplerinin bir deyişi var ki beni sinir ediyor:”korkmayın, ısırmaz!”Şöyle yanıtlıyorum onları “Ya ısırırsa!...” Acıyı çeken hastanelerde koşturan kim olacak? Isırılan elbet. Zaten ısırılmadık yerimiz kalmadı hemen hemen.
Hayvanlar iç güdüleriyle hareket eder. Ne zaman , nerde, ne yapacağı belli olmaz. Bu günlerde köpekçiler çoğalmaya başlamış. Onun için bu konuya değindim
Önerimse şu: Köpek, kedi yerine kuş bakın… Muhabbet kuşu, kanarya, bülbül, papağan v.b.
Kuşların bazıları çoğu yerleşim birimlerine yani insanlara yakın yaşar. Artıklardan nasiplenmek için olmalı.
AZ BULUTLU KUŞLAR
Kuşlar yokuşunda az bulutlu kuşlar
Koşar durur ağaçları vagon penceresinde
Yorgun bir baston iziyken yüreğim
Sazdan,söze, sözden-köze bükünde
Rüzgar değilse esen saçıma değen ne
Yüzüme çarpan çözümsüz bilmece
Yabanın kebesiyle yoldan geçen mart
Bir yaralı aslan kükremesiyle
Bir yanım nota kirlenmesi şarkılarda
Çöl yeşerir çayın döküldüğü yere
(Az Bulutlu Kuşlar)dan
Doğal dengede kuşlar bile eşit değil. Bir bölümü göç ederken, bir bölümü etmez. Belgesellerin kuşlarla ilgili bölümlerini kaçırmam. Ne renkler, ne ötüşler. Dengede onların da, özellikle akbaba ve kartalların (yani yırtıcıların) bu işte önemli yerleri ve yolları var
Kuşlar konusu nerden geldi aklıma, bu ayazlarda, diye düşünebilirsiniz.
Kitaplığımı karıştırırken ince bir kitap geçti elime. Baktım, Orhan Kemal’in 10. basim yapan BABA EVİ… Okudum mu okumadım mı derken okumaya başladım bile. Çok güzel bir anlatım, sürükleyen bir kurgu.
Kitabın bir yerinde kuşlarla ilgili bir bölüm ilgimi çekti. Hoşuma da gitti. Bu bölümü alıntılamayı uygun buldum Ve bu yazı çıktı. İşte:
“Her taraf kar içindeydi. Telefon tellerinde, üşümüş kuşlar.Kuşlar, zavallı kuşlar, başlarını omuzları arasına çekmiş, karanlık geleceklerine endişeyle bakan kuşlar.”
…
Evet ama… Kuşlar? Onları düşmandan kaçıracak babaanneleri yoktu ki! “
Düşünüyorum da kuşlarsız bir dünya nasıl olur, nasıl çekilirdi?
Karlı buzlu havalarda ve çok sıcaklarda onları yemsiz ve susuz bırakmamak çok iyi ve şık olur. Çünkü insan, çevresiyle vardır.Doğal ve sosyal çevrelerin ürünüyüz biz.
Bu bilince varma zamanı, sanıyorum.