Geçen yılı bu aylarda koyu bir kış vardı, kar yığınları diz boyu olmuştu. Bir ara sınırı geçelim, en uygun ve en yakın ve en uygun bir yerde yiyelim içelim ve konaklamadan dönelim, diye planlamıştık. O kış kıyamette yollara çıkılmaz dedik en sonunda… Ve iptal ettik gezimizi. Sonradan öğrendik ki; zaten Kapıkule’den sonra arabalara izin verilmemiş.
Yıllar su gibi geçip gidiyor. Geçen yılda geçti işte, geldik bu yıla.
Kar kentimize uğrar gibi yaptı. Bir göz kırptı; hem de tam üç kere, sonra çekip gitti. Bundan sonra ne yapar bilemeyiz. Meteorolojinin işi bu. Arada bir yanılsalar da yüzde seksen  doğru çıkıyor tahminleri. Havalar da  mevsim normallerinin altında bu aralar… baksanıza badem, ve erikler çiçeklenmeye başlamış durumda. Ayrıca Japon baharları, ballıbabalar, kardelenler.. açmak için sabırsızlanmakta.
Karı kısa süreliğine de olsa havada gördükte yerde göremedik  Oysa bazı bölgelerimizde yolar kapandı. Çığ düştü, hastalar hastaneye zor yetiştirildi. Hele kayak merkezlerinde beyazdan başka renk yok. Kışı, karı ve kayakla kaymayı sevenlerle bu merkezler dolup taştı, kaybolanlar bile oldu.
Aşk yarsız, kış karsız olur mu?.. Olmaz ama gel de anlat derdini. Hele  15 günlük ara tatilde kar bekleyen çocuklar baltayı taşa vurdu . Ne kızak , ne kartopu, ne kardan adam… Böyle  kış, böyle tatil olur mu? Demişlerdir içlerinden. 
Ancak artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Onlar yoksa, neskafeler, cepler var… Onlar daha önemli ve değerli oldu zaten günümüzde. Pop,Top,Cep, Jip… diye özetlenebilir her şey.Önceki yıllarda kütüphaneler yoktu  bir çok il ve ilçelerde.. Okumak istesen de böyle yerler olmadığından , bu isteğiniz kursağınızda kalırdı. Şimdi bol kütüphane var. Köylerde bile açılıyor artık. Bu kez de yukarıda sözünü ettiğim teknik gelişmeler öne geçince iş değişiverdi. Ekranlar bile ikinci kümeye düştü. İçleri boşaldı zaten, kültür etkinlikleri azaldıkça azaldı. Göbek havaları ön plana çıkarken izleyenlerin çoğu  şarkı türkü   dinlemek yerine oynamaya geliyor sanki. 9/8 lik görüntüler ve dekolteler, ve köçekler baş rollerde.
“İşte hancı ben her zaman böyleyim/Öteyi ne sen sor ne ben söyleyeyim…” desek mi  demesek mi? 
Benim yaşta olanlar eski kışları bilirler; duymuşlar ya da yaşamışlardır. Öyle öyküler dinlerdik ki şaşırıp kalırsın!.. Bizim Trakya kışları çok sertti o zamanlar. Bol bol oynardık kar üstünde  karlarla. Kızak kayardık ama  yokuşlara yaptığımız kızak yollarına kül dökerdi büyükler. Biz de başka yollar bulurduk…
Kış kar, aşk bir çok ünlü ünsüz şaire de  esin olurdu. Ne güzel şiirler yazılmıştır, bilirsiniz.
İşte onlardan biri:Bu da benim yazdıklarımdan…
KIŞI KIŞKIŞLAMAK ORALARDA
Bu kış yine
Kara saplandı aklım
Bembeyaz kara
Yolu kapalı uzak köylerde
Ölgün titrek ışıklar
Korku üşüyen gece
Tuzaklarda
Açlığın orman kanunu sesi
Kışı ölmeden kışkışlamanın
Arsız özeti
Ve yüreğim
Eriyen bir kartopu çiçeği
Kışı çıkarmak oralarda
Yaşamın en özgün
En korkulu
Ne ilk ne son gerçeği
Vizeli N.T

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.