kaçak bahis

deneme bonusu

casino siteleri

canlı bahis siteleri

deneme bonusu veren siteler

bahis siteleri

porno izle

Kaz kaz bitmez!…di.

Eski yıllarda kazma- kürekle açılan yollar yıllarını alırdı çalışanların. Yani çok yorucu ve uzun vadeli, üstelik sağlıksız ulaşım… O yollardan yaşayan ve yaşatılanlar yine var.

Şimdilerde ise, yani makineleşmeden sonra, tarımda ulaşımda ve imarda ışık hızı. Uygarlığa taşıyan bu alet ve makinelerin yaptıkları ise olağanüstü. Elbette bunlar da insan aklının ürünleri. Göz kamaştırıcı güçleriyle uzun zamandır gündemde.Ve yenileşmekte.

Bir buğday tarlasının biçilmesi, toparlanması, harmanlanıp ürüne dönüştürülmesi günlerce sürerdi.

Şimdi öyle mi ya!...

Makineler tarlaya girdikten kısa bir süre sonra çuvalıyla elinizde.

Kısaca denebilir ki makineler çıktı işler kolaylaştı.

Tepkiler var mı? Yok.

Trene icat olup yollara düşünce hayvan sahipleri, hayvanlarımız ürküyor istemezük demişler ama bir süre sonra hayvanlar da insanlar da trenlerde alışmış bu duruma.

Tren deyince başka bir şey daha takıldı aklıma.

Çin’e tren girmiş miskin miskin güneşlenen yaşlı bir Çinliye durumu anlatmışlar.

Demişler ki sonunda: Yani bir ayda gideceğin yere , bir günde gideceksin.

Çinli şaşırmış ve şu sözler çıkmış ağzından: Peki de geri kalan 29 günü ben nasıl geçireceğim.

Bisiklet çıktığında “şeytan arabası” demişlerdi. Radyo yaşamımıza girdiğinde “Deccal” demişlerdi. İnsanlık bunları yıka yıka bu günlere geldi. Gelmesine rağmen aynı kafaların varlığına ne demeli bilmem.

Bereket aydınlar var da bu günleri gördük. Aydınlanma olmasaydı zor görürdük bu günleri. Cennetten arsa satanlar,okuyup üfleyenler, şeytana karıştığı için hastaları yakanlar… izin vermezdi buna.

Bu gelişmeler, insanlık için elbette önemli ve gerekliydi.

Makinelerin icadından sonra çiftçi sayısı azaldı. Hem dünyada hem ülkemizde. Kırsalda yaşayanların çoğu kentlere göç etti. Böylece kentlerin kenarlarında varoşlar oluştu. Arabeskin yaygınlaşması o yıllarda gerçekleşti. Uyum sağlayamayan ve fabrikada çalışan göçerler acılı adana ürettiler.

Makineleşmeden önce %80 olan çiftçi sayısı aşağılara düştü. Zaten kalkınmış ülkelerde tarımla uğraşan kesim % 8-10 lardaymış.

Kırsal kentlerde varoşları oluştururken, kentler kırsala uzanmaya başlar. Tarla alıp ev yaptıranlar ve kentten kaçanlar oralarda ekip biçmeye de başlamış durumda.

Yani şu göç olayları türlü nedenlerle hep yaşandı, yaşanıyor, yaşanacak.Anlaşıldığı gibi bazı insanlar çileli bir yaşam sürmüş. Yalnız göçler değil,ya savaşlara ne demeli? Kılıçlarla oklarla daha sonraları tüfek ve toplarla insanın insanı acımasızca yok etmesi hangi, insanlığın işi.

Günümüzde bile geri kalmış ülkelerden kaçanların neler çektiklerini, yaşamlarından olduklarını sık sık duyar olduk.Yöneticilerin bitmez tükenmez hırsları o zamanların hamuruydu.

Göçler bir türlü bitmeyen müzmin bir yara olmuş hep. Bundan sonra olmaz demek de çok zor..

Şimdi de şiir sepetine göz atalım.

DELİKANLI MAKAMI

Konu sıcaklığında eriyen kar

Bir şeftali kokusu bırakır odamıza

İşte

Kalemini yitirmiş bir çocuk yüzünde

Eriyen buzul

Çözülen demir yumak

Ve gururunu

Yüzüne siper eden yoksul

İşte

Delikanlı makamının

Suya dökülen

Kuş uçmaz kervan geçmez umutları

Kimse göremez bu gizemi

Akan çatı altında

Çiçek açan karanlık

Belki testisinde donan su

Kırık bir demet bırakır yazımıza

N.T

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.