Neresinden bakarsan bak harman sonu
Vuruk yaz yaralı güz artık burası
Dalları kırık omcaların
Kuşlar dadandı sırtımdaki kambura
Öfkeler toplamında sekiz dokuzluklar
Akşamcı felsefesi yangınlara su
İki gemi geçti az önce birazdan
Bu benim yarım aklım sat anasını
Sat ki odamda adam gibi kalayım
Şaşkın bir hortum dolaşıp durmakta
Yedeğimde
N.T
Şu derbi maçları, hep gergin, hep olaylı,hep kavga gürültü. Bu “derbi” yakıştırması da nereden çıktı anlamadım. Büyük maç, dev maç… gibi söylemlerin ne suçu var ki.. Yok olmaz, ille Avrupai olacak. Ki ilgi artsın, paralar çoğalsın, cepler dolsun. Fanatiklik ne demek, doğuştan şu takımlıyım, Hasta bilmem neliyim… Saçmalıklara sığınmak, övgü konusu olmak sanki “abesle iştigal” değil de ne?
Doğuştan; olmaz, mümkün değil; üstelik mantıksız ve akıldışı. Kimsenin alnında hangi takımı tuttuğu yazmaz.Bence saçmalık bir yaklaşım. Hastaymış; yahu hasta isen git kendini tedavi ettir. Bir takım taraftarı olabilirsin elbet, ancak fanatik boyutlara işi taşımak akıl işi değildir. Edebinle taraftarlığını yaşasan daha insanca olmaz mı?
Fanatiksen fanatikliğini bil, edepsizliğe gerek yok…
Spor vücut gelişimi, dostluk,sevgi içindir, Rant için değil. Şike falan da sevmez. Amatörce olursa makbule geçer.
Futbol için de aynı şeyler geçerlidir. Her ülke kendi sporcusunu yetiştirmelidir. Hazırlopa konmak, büyük meblağlar ödeyerek yapılan transferler, sporun özüne ve güzelliğine yakışmaz. Hele futbol ,için kabadayılık olacak şey değil yani.
Futbol ve fanatiklik dünya çapında bir salgın olma yolunda gib, görünmekte.
Genç enerjinin ülke kalkınması için yönlendirilmesi daha akılcı değil mi?
------------------------------------------------
Mevlana: “Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.” Demiş ama kime? Bu çağda yapaylıklar aldı yürüdü. Özellikle giyim kuşam insan güzelliğinin önünde. Bir zamanlar moda, yakışanı giymektir, tanımı geçerliydi.Artık o da kalmadı. Yine özellikle giyim-kuşam tek tutkumuz oldu. Görüntü güzelleri poz poz görüntülerle internette boy göstermekte. Son zamanlarda “Dekolte” olayı günlük yaşantımıza bulaştı. Miniler giderek daralmakta ve kısalmakta. Sırt dekoltesi, göğüs dekoltesi ve omuz dekoltesi günlerinde yaşanmakta. Yani daha açık söylemek gerekirse, çıplaklığa doğru bir akıntı gündemde. Aşırılık kapanma konusunda da geçerli.
Hele, zayıflamak ya da güzelleşmek uğruna doludizgin bir gidiş…
Kişi önce kendini olduğu gibi kabul etmek, vücuduyla barışık olmak zorundadır. Gövdeni sağlık sorunun olmadığı sürece kestirip biçtirmek konusuna benim aklım ermiyor. İnsan “ben buyum” diyebilmeli, kendi güzelliği ile yetinmesini bilmelidir. Çünkü her insan güzeldir, eksiği ile fazlası ile yaratılmıştır. Çünkü güzellik kavramı görecedir. En iyisi, insanın başarıları, kişilik yapısı olmalıdır.
Yapay güzellik ilk anda etkili olsa bile kısa bir süre sonra o sırlar dökülecektir.
Yani görüntüyle dikkati çekebilirsiniz ama bu sürekli olmaz.
Aslında en doğrusu insanın istediğini giymesi. Ancak toplumsal değerleri de dışlayamayız. Gelenekler, görenekler; örfler, adetleri ve yetişme tarzımız ister istemez, bizi hizaya getirecektir.
Hadi bir de mani:
Gülüm kurutmam seni
Suda çürütmem seni
Kırk yıl gurbette kalsan
Yine unutmam seni.