ADD'DEN ÜNİVERSİTE REFORMUNUN 91. YILI MESAJI

ADD Edirne Şubesi Yönetim Kurulu adına ADD Edirne Şubesi Y.K.Başkanı Celil Özcan, "Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şubesi Yönetim Kurulu olarak, Üniversite reformunun 91. Yıldönümünde Ülkemizin kurtarıcısı Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün;“Dünyada her şey için, Medeniyet için, Hayat için, başarı için en hakiki yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir” sözünü ilke edinmemiz gerektiğinin bilinmesini istiyoruz." dedi.

Üniversite reformunun 91. Yıldönümü nedeniyle yazılı bir mesaj yayınlayan ADD Edirne Şubesi Yönetim Kurulu adına ADD Edirne Şubesi Y.K.Başkanı Celil Özcan, yayınladığı mesajda şu sözlere yer verdi:

"Bugünkü İstanbul Üniversitesi'nin çekirdeğini meydana getiren Darülfünun-i şahane, 15 Ağustos 1900'de kuruldu. Medreseden ayrı bir kurum olduğunu ortaya koyması için o günün şartlarında Darülfünun (Fenler evi) adı özellikle seçilmiştir. Darülfünün, Arapça “dar” ve “fünun” sözcüklerinden türetilmiş, "üniversite" anlamında kullanılan bir sözcüktür.

Cumhuriyet, eğitim-öğretim devrimi için gerekli altyapı değişikliklerini yapmış, Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nu çıkartmış, eski sistem yerini ilk-orta-lise eğitimine bırakmıştı. Darüfünun’un kendini ıslah edeceği düşünüldüğü için ona ilişilmedi. Tüzel kişilik ve bilimsel özgürlük verildi. Ancak bu kurum ülkede olan bitene gözlerini kapatmış gibiydi. Dönemin Maarif Vekili Reşit Galip Bey şöyle diyordu:

"Memlekette, siyasi, toplumsal büyük devrimler oldu. Darülfünun bunlardan habersiz görünüyordu. Hukukta radikal değişiklikler oldu. Darülfünun yalnız yeni kanunları öğrenim programına almakla yetindi. Harf Devrimi oldu. Öz dil hareketi başladı. Darülfünun hiç tınmadı. İstanbul Darülfünun’u artık durmuştu. Kendi içine kapanmıştı."

Atatürk’ün önderliğinde Cumhuriyet’in 10. yılında üniversite reformu yapılır. Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından alınan kararla, 31 Temmuz 1933’te kapatılan Darülfünun’un yerine 1 Ağustos 1933’te İstanbul Üniversitesi kurulur. İstanbul Üniversitesi, Kasım ayında Türkiye’nin “ilk ve tek üniversitesi” olarak eğitim vermeye başlar.Türkiye’nin ilk yüksekokulu olan Darülfünun’un 31 Temmuz 1933 tarihinde kapatılarak yerine İstanbul Üniversitesi adıyla yeni bir yükseköğretim kurumu oluşturulması Türk eğitim tarihinde yeni bir sayfa açar.

İstanbul Üniversitesi’nin ilk rektörü Ord. Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp olur. İlk Tıp Fakültesi Dekanı Ord. Prof. Dr. Tevfik Sağlam, ilk Fen Fakültesi Dekanı Ord. Prof. Dr. Kerim Erim, ilk Hukuk Fakültesi Dekanı Ord. Prof. Dr. Tahir Taner, İlk Edebiyat Fakültesi Dekanı Ord. Prof. Dr. Fuat Köprülü olur.

Bugün, Yüksek Öğretim Kurumu tarafından hazırlanan raporlara göre İstanbul Üniversitesi Türkiye’de en çok bilimsel yayın yapan üniversite konumunda. Shangai’dakiJiaoTong Üniversitesi tarafından hazırlanan “Dünyanın En İyi 500 Üniversitesi” listesinin içinde de yer alan İstanbul Üniversitesi, Sosyal, Fen ve Sağlık Bilimleri alanlarında öncü çalışmalara imza atan akademisyenleri bünyesinde barındırıyor.

İstanbul Üniversitesi Beyazıt’taki ana yerleşkesi daha önce Harbiye Nezareti olarak kullanılmaktaydı. 12 Eylül 1923 tarihinde bu bina İstanbul Üniversitesine verilmiştir.Ana yerleşkenin en ünlü bölümü ise 1971-84 yılları arasında kağıt 500 Türk Lirası üzerine resmi de basılan ana kapı. Kapının inşasına ise 1864 yılında başlanır. Bu anıtsal kapı, Türkiye’de sadece İstanbul Üniversitesi’nin değil, aynı zamanda “üniversite” kavramının da sembolüdür.

Ana yerleşke içindeki tarihi bir diğer mimari yapı da İstanbul Üniversitesi Beyazıt Yangın Kulesi’dir. Aslında bugün var olan kuleden önce, farklı dönemlerde iki kule daha inşa edilmişti. İstanbul’daki yangınları hızla tespit etmek ve müdahalede bulunmak için yapılan kulelerin ilki 1749 yılında, ikincisi ise 1826 yılında ahşap olarak yapılmıştı. Bugün gördüğümüz üçüncü kule, Sultan 2. Mahmut’un emriyle yaptırılır. Yukarıdan aşağıya doğru sancak katı, sepet katı, işaret katı ve nöbet katı olmak üzere toplam 4 kattan oluşur. Kulenin Beyazıt meydanına bakan bölümünde Sultan 2. Mahmut tuğralı kitabe bulunur.İstanbul silüetinin en önemli ögelerinden biri olan Beyazıt Yangın Kulesi, İstanbul’un birçok yerinden de görülüyor. Bu sebeple, Yangın Kulesi bir dönem hava durumunun habercisi olarak da kullanılmıştır. İstanbullulara sarı ışık sis, kırmızı ışık kar, yeşil ışık yağmur, mavi ışıksa havanın açık olacağını göstermiştir.

Atatürkçü Düşünce Derneği Edirne Şubesi Yönetim Kurulu olarak, Üniversite reformunun 91. Yıldönümünde Ülkemizin kurtarıcısı Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün;“Dünyada her şey için, Medeniyet için, Hayat için, başarı için en hakiki yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir” sözünü ilke edinmemiz gerektiğinin bilinmesini istiyoruz.

Bilimsel gelişmeleri ne kadar çabuk idrak edersek gelişmiş medeni dünyaya o kadar çabuk uyum sağlamış oluruz. Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözüyle Türk Milletine “Bilimin yol göstericiliğinden uzaklaşmayın” mesajı vermiştir. Tarihte yok olan birçok devlet bu bakış açısından uzak kaldığı için gerçek anlamıyla büyük devlet olarak kalamamış veya yok olmuştur."

Haber Merkezi

banner8
Haberler