"Sergilenen Bir Kazı Alanı Bölgesi Olabilirdi"

Prof Dr. Can Binan “Yemiş Hanını birkaç fotoğrafa bakıp, belgeye bakıp rekonstrüksiyonunu yapmak yerine bu alanı Dünya Mirası alanımızı üstün evrensel değerini örselemeyecek şekilde sunup anlatmamanın nasıl olacağını düşünmemiz gerekiyor. Bence bu belli bir noktaya kadar da yapılmayacak.”

Mimar Sinan, ölümünün 430’uncu yıl dönümünde 9 Nisan Pazartesi günü Edirne’de çeşitli etkinliklerle anıldı.  Mimar Sinan Anıtı’na çelenk sunma töreniyle başlayan etkinlikler “Sinan ve Koruma” paneliyle devam etti.

Trakya Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimar Sinan Anfisinde gerçekleşen panele Trakya Üniversitesi  Mimarlık Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç Dr. Sennur Akansel, Edirne Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdür Vekili Dinçer Asar, Edirne Müze Müdürlüğü Arkeoloğu Deniz Şamiloğlu ve Yıldız Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Bölüm Başkanı aynı zamanda da Restorasyon Ad Başkanı olan Prof. Dr. Can Binan konuşmacı olarak katıldı.

“Dünya Mirası Alanlarında Rekonstrüksiyon; Riskler ve Olasılıklar” konulu konuşmasını yapan Prof Dr. Can Binan “Edirne’ye her gelişimde buradaki mimarları kıskanıyorum. Edirne’ye her gelişimde Selimiye’yi daha daha muhteşem görüyorum. mimarlık alanında modern koruma kanunu, korunan şeyin tekilliğini ve tarihin bir noktasında bir kez ortaya çıkması durumu üzerine temellidir. koruma olgusu evrensel diyalektik üzerinde kaçınılmaz olan değişimin kontrolü ve insanın ortak belleğinin yok olmadan gelecek nesle aktarılmasının bir aracı olarak tanımlar. Yani hedefimiz bizim ve insanlığın ortak belleğini gelecek kuşaklara doğrudan aktarabilmektir.  Dünya Mirası alanlarının miras listesine dahil olmaları evrensel değere bağlıdır. Yani bir anlamda evrensel düzeyde de bir tekilliği de beraberinde getirir.” Dedi.

MİMAR SİNAN’IN SELİMİYE’Sİ TEKİLDİR, TEKTİR

Mimar Sinan’ın Selimiye’si tekildir, tektir diyen Prof. Dr. Can Binan “Edirne’de bu Dünya Mirası olan tampon bölgede bir revizyon yapılması gerekiyor. Çünkü tampon bölgenin İstanbul yoluna doğru uzayan kısmının çok daha ilerisinde Selimiye’nin bir silüeti var. Bu silüetin göründüğü alan tampon bölgenin kendisiyle doğrudan ilişkili olmasa dahi bir tampon bölge parçası olarak orda ilan edilebilir. Çünkü Selimiye silüeti Selimiye’nin Dünya Mirasına girdiği tarihteki silüet değerleri çok önemli. Yunanistan tarafından buraya gelirken Karaağaç kapısına girmeden önce İstanbul’dan görünenden çok daha güzel silüet değeri olan bir yer gördüm. Yunanistan’a başvurup orayı tampon bölge olarak ilan etmemiz lazım.” Dedi.

HER REKONSTRÜKSİYON PROJESİNİN YÜZDE YÜZDE DOĞRU OLMASININ İMKANI YOK

Yemiş Hanı’nın kalıntılarının bulunması ve kazının yapılması ile ortaya çıkan çerçeve bize yeni bir durum varmış gibi göstermekte ama aslında yeni bir durum olmadığını belirten Can Binan “Orada Yemiş Kapanı’nın olduğu çok önceden beri biliniyordu. Orayı kazdığımız zaman bir şeyin çıkmayacağını mı düşünüyorduk. Tabi ki çıkacaktı aslında orasının kazısı çok daha önceden başlayabilirdi. Sondaj veya kurtarma kazısı değil sürekli bir kazı olurdu ve sürekli olarak araştırılan 16’ıncı yüzyıl hanının temelinden en üst yapısına kadar bütün belgelerinin bulunduğu ve sergilenen bir kazı alanı bölgesi de olabilirdi. Çünkü arkeolojik buluntu Dünya Mirası alanı içinde istediğimiz bir şey. Dolayısıyla Yemiş Hanını birkaç fotoğrafa bakıp, belgeye bakıp rekonstrüksiyonunu yapmak yerine bu alanı Dünya Mirası alanımızı üstün evrensel değerini örselemeyecek şekilde sunup anlatmamanın nasıl olacağını düşünmemiz gerekiyor. Bence bu belli bir noktaya kadar da yapılmayacak. Bu fotoğraftaki Yemiş Hanı 300 sene öncesinden kalma. 300 sene içinde Dünya değişiyor her şey değişiyor yapılar da değişiyor. Dolayısıyla bir yapının ömrü içindeki o değişme faktörünü sıfırlayıp geriye döndürmek diye bir şey yok.  Bu Yemiş Hanı üzerinde bir sürü farklı döneme ait ekler var. Romabet Bu eklerin tümünü çıkardığımız zaman çok mu doğru olacak. Tabi ki hayır. Her rekonstrüksiyon projesinin yüzde yüzde doğru olmasının imkanı yok zaten. Ne işçi özgünlüğü olacak ne de malzeme özgünlüğü olacak çünkü ne o işçiler ne de o malzemeler artık yok. Var olduğunu söyleseniz bile yok. Dolayısıyla siz ne yaparsanız yapın o yapılar özgün olamayacak.” Dedi.

banner8
Haberler