DİSK, 'ADALET' ATEŞİNİ EDİRNE'DEN YAKTI

Devrimci İşçi Sendikaları (DİSK) “Gelirde adalet, vergide adalet ve insanca yaşanacak bir ücret” eylemlerine Edirne'den başladı. İlk ateşi Edirne'den yaktıklarını dile getiren DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, gelirdeki 2 yıldır gelirde ve vergideki adaletsizliğin ortadan kalkması için sahalarda olduklarını vurguladı. Çerkezoğlu, ayrıca ilk defa bu yıl asgari ücret için bir rakam açıklamadıklarını vurgulayarak, "Bizim Aralık ayında söyleyeceğimiz bir rakam zamlı asgari ücreti alacağımız. 1 Şubat’a kadar uçup gidecek. O nedenle biz artık asgari ücrette rakamların peşinden koşmak istemiyoruz. İnsanca yaşayacak bir ücret istiyoruz. İşçinin ailesiyle birlikte yaşayabileceği bir ücret olsun istiyoruz" dedi.

Devrimci İşçi Sendikaları (DİSK) “Gelirde adalet, vergide adalet ve insanca yaşanacak bir ücret” eylemlerine Edirne'den başladı.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DSK Trakya temsilcileri ve DİSK üyeleri Saraçlar Caddesi’nde toplandı. “Gelirde adalet, vergide adalet ve insanca yaşanacak bir ücret” eylemlerini Edirneden başlatan DİSK Gelen Başkanı Çerkezoğlu, yüksek enfalasyonun ve alım gücününün hızla eriten bir pahalılığın yaşandığını hatırlatarak, "Cumhuriyet tarihinin en ağır krizini yaşamaktayız. Son 30 yılda böyle bir kriz görmedik" dedi.

DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Saraçlar Caddesindeki konuşmasını şöyle sürdürdü:
“DİSK olarak, yaklaşık 2 yıldır ‘Gelirde adalet, vergide adalet’ diyerek, insanca bir yaşam için mücadele yürütüyoruz. 2 yıldır iş yerlerinden başlayan bu mücadele süreci alanlara, meydanlara, vergi dairesi önlerine, Ankara’ya, bakanlık önlerine, meclise kadar devam etti. En son, geçtiğimiz ay İstanbul’dan Ankara’ya ‘Gelirde adalet, vergide adalet’ diyerek, 1 hafta boyunca yürüyüş yaptık. O gün İstanbul’dan yola çıkarken demiştik ki ‘Bu yolu yalnız yürümeyeceğiz.’ Gerçekten de o yürüyüşte bir kez daha gördük ki attığımız her adımda, söylediğimiz her sözde, soluğumuz daha fazla güçlenerek, yol boyunca bizlerle olan işçi arkadaşlarımızla, kadınlarla, gençlerle, çocuklarımızla daha da büyüyerek Ankara’ya ulaştık. Biz gelirde adalet, vergide adalet, ülkede adalet, insanca bir yaşam mücadelesini ülkenin dört bir yanına taşımak için yeniden yollara düştük ve bugün Edirne’deyiz

TÜM EMEKÇİLERLER, EMEKLİLERLE BULUŞACAĞIZ

Edirne’den başlayan bu mücadele, Edirne’den Artvin’e, Kırşehir’den Mersin’e, Adana’dan İstanbul’a Ankara’ya kadar, tüm Türkiye’de bütün işçi arkadaşlarımızla, tüm çalışanlarımızla, tüm emeklilerle, tüm emekçilerle bütün halkımızla buluşarak büyüyecek. Biliyoruz ki bu talepler, bu mücadele, bu ülkede yaşayan, bu ülkede nefes alan ve bu ülkenin tüm değerlerini ve güzelliklerini üreten işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin ortak taleplerim. Çünkü özellikle son 2-3 yıldır Türkiye ekonomisi öyle bir dönemin içerisine girdi ki Türkiye’de öyle bir düzen kuruldu ki düzenin bütün çarkları zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapmak üzerine kurulu. Düzenin bütün çarkları, yoksuldan alıp zengine vermek üzere dönüyor ve öyle bir düzen kurdular ki ülkede, ülkenin tüm değerlerini üreten işçi sınıfının, emekçilerin ürettiği değerlerden aldığı pay, cumhuriyetin 2’nci yüzyılına girdiğimiz bu süreçte, cumhuriyet tarihinin en geri düzeyine kadar geriledi.

BİZLERİN ALIN TERİYLE ÜLKE BÜYÜYOR, SADAKA İSTEMİYORUZ

Bizler çalışıyoruz, bizler üretiyoruz, bizlerin alın teri ile ülke büyüyor. O çok övündükleri büyümeden, biz de işçi sınıfı olarak, emekçiler olarak payımızı istiyoruz. Hakkımızı istiyoruz. Kimseden sadaka istemiyoruz ve hakkımız olanı alana kadar da sonuna kadar mücadele edeceğiz. Gelirde adalet istiyoruz. Ürettiğimiz değerden payımızı almak istiyoruz. Bu yüksek enflasyon karşısında, evimize götürdüğümüz ekmeğin her gün biraz daha küçülmesi karşısında, ekmeğimize sahip çıkıyoruz. Çocuklarımızın geleceğine sahip çıkıyoruz. Çünkü bu yüksek enflasyon karşısında her gün alım gücümüz daha fazla geriliyor. Bu kadar büyük bir krizi, bu kadar derin bir krizi, bu kadar derin bir bölüşüm krizini bu ülke, tarihinde hiç yaşamadı. En kötü dönemlerde bile, Kurtuluş Savaşı’ndan çıktığımız, ülkenin yıkılmış olduğu dönemlerde bile böyle bir adaletsizliği yaşamadı. Gerçekten de bu süreçte, emeğimize ekmeğimize sahip çıktığımız bu mücadele, o nedenle bir memleket mücadelesi.

HERGÜN ÜCRETLERİMİZ GERİLİYOR

Bir yanda yüksek enflasyon karşısında her gün ücretlerimiz geriliyor, alım gücümüz düşüyor. Diğer yandan da adaletsiz vergi sistemiyle kaşık kadar verdiklerini artık kepçeyle değil, kazanla geri aldıkları dönemin içerisindeyiz. Bu ülkenin bütün vergisini işçi sınıfı ve emekçi sınıf ödüyor. İğneden ipliğe satın aldığımız her şeyde, bir kilo patates aldığımızda, en zenginin de en yoksulun da işçinin de patronun da aynı oranda ödediği dolaylı vergiler, devletin topladığı vergilerin 4’te 3’üne ulaşmış durumda. Daha ücretlerimizi almadan, peşin peşin ödediğimiz gelir vergisinin hem oranı çok yüksek hem de vergi dilimleri bilerek, isteyerek düşük belirlendiği için her ay sanki zengin olmuşuz gibi aylar ilerledikçe bir üst vergi dilimine geçiyoruz. Ocak, Şubat, Mart’ta aldığımız ücret, Aralık ayında düştü. Neden; vergiye girdik. Bu, doğrudan ülkeyi yöneten iktidarın tercihidir. Bütün vergi yükünü işçiye, emekçiye yükleme politikasının sonucudur.

VERGİNİZİ ARTIRMAK İSTİYORSANIZ, ETRAFINIZA BAKIN

Eğer daha fazla vergi toplamak istiyorsanız, devletin vergi gelirlerini artırmak istiyorsanız, artık işçilerin, emekçilerin, halka bakmaktan vazgeçin. Etrafınıza bakın, o kar rekoru kıran şirketlere bakın, bankaların kat kat artan karlarına, bilançolarına bakın. Kur korumalı mevduattan milyonlar kazananlara bakın. Bir gece yarısı, bir yazıyla affettiğiniz, yok ettiğiniz vergi borçlarına bakın. Adaletli bir vergi sistemi istiyoruz ve bunun için de 5 maddelik bir kanun teklife hazırladık, meclise sunduk, ana muhalefet partisi de bizim kanun teklifimizi meclise soktu. Ülkedeki bütün siyasilere, meclisteki 600 milletvekiline, DİSK tarafından adil bir vergi sistemi için, yani az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınan adil bir vergi sistemi için hazırladığımız 5 maddelik kanun teklifini, oybirliği ile meclisten geçirin diyoruz. Vergi yükümüzün bir nebze azalmasını, bir nebze nefes almamızı sağlayacak bir düzenlemenin meclisten geçmesi için mücadelemizi sürdürüyoruz.

TÜRKİYE'DE ASGARİ ÜCRET ORTALAMA MAAŞ OLDU

Dünyanın her yerinde, çalışanların çok küçük bir kısmı asgari ücretle geçimini sürdürüyor. Ama bizde asgari ücret bir ortalamadır. Asgari ücretle çalışanların oranı, yüzde 50’yi çoktan geçti. Hatta özel sektörde asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 70’i buldu. Kadınlarda asgari ücretle çalışmak daha yüksek. Yani biz, asgari ücreti konuşurken bu ülkedeki ortalama ücreti konuşuyoruz. Asgari ücreti konuşurken, milyonlarca işçinin ailesi ile birlikte geçinmek zorunda olduğu ücreti konuşuyoruz. O nedenle asgari ücretin belirlenmesi süreci, devletin toplumla yaptığı en büyük toplu sözleşme sürecidir. Ama Türkiye’de asgari ücret, kurulan sembolik bir masada 15 kişinin bir masanın etrafında oturup, milyonların hayatı hakkında karar verdiği, son derece antidemokratik bir biçimde belirleniyor. Öncelikle bu ülkede, asgari ücret tespit yönteminin değişmesi gerektiğini söylüyoruz. Asgari ücret, bütün sendikaların, konfederasyonların söz sahibi olduğu ve uyuşmazlık durumunda grev hakkımızın da olduğu gerçek bir toplu pazarlıkla belirlenmelidir. Bu böyle olmadığı içindir ki işverenlerle hükümet, özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra, doğrudan siyasi iktidar tarafından cumhurbaşkanı tarafından belirleniyor. Yani milyonların ekmeği, milyonların sofrasındaki ekmek, milyonlarca işçinin, emekçinin çoluk çocuğunun geleceği, bir kişinin iki dudağı arasına teslim edilmiş durumda. Böylesi bir süreci asla kabul etmiyoruz ve insanca yaşayabileceğimiz bir asgari ücret için DİSK olarak, o masada olmamamıza rağmen her yıl açıkladığımız raporla, taleplerimizle bu mücadeleyi iş yerlerinden başlayarak büyütüyoruz.

ASGARİ ÜCRETİN ENFLASYON KARŞISINDA KAYBI GİDERİLMELİDİR

DİSK olarak diyoruz ki; asgari ücret Türkiye’de ortalama ücret. Gelirde adalet dediğimizde, asgari ücretin belirlenmesi çok önemli. Asgari ücretin ve bütün ücretlerin gerçek enflasyon karşısındaki kaybı giderilmelidir. Gerçek enflasyondan kastedilen; bu ülkede, TÜİK’in açıkladığı son derece yanlış TÜİK enflasyonu değil, gerçek enflasyon. 2 gün önce bir rapor yayınlandı; bütün dünyada OECD ülkeleri içerisinde, resmi enflasyon rakamlarıyla birlikte en yüksek gıda enflasyonunun olduğu ülke Türkiye. Yani dünyanın en yüksek enflasyonunu yaşadığımız bu ülkede asgari ücretin ve diğer ücretlerin, gerçek enflasyon karşısındaki kaybının giderilmesi, o çok övündükleri büyümeden, milli gelir artışından payını alması asgari ücretin, bir işçinin ailesiyle birlikte geçinebileceği bir ücret olarak belirlenmesi ve açlık sınırı, yoksulluk sınırı rakamları ortada, en azından Türkiye’de iki kişi çalıştığı zaman eve yoksulluk sınırı kadar gelir girebilmelidir diyoruz ve bunun mücadelesini veriyoruz.

ASGARİ ÜCRET YILDA 4 KEZ GÜNCELLENMELİDİR

Her yıl DİSK olarak yeni bir rakam önerisi de paylaşıyoruz. Ama ilk defa bu yıl artık asgari ücrette rakamların peşinde koşmayacağız. O nedenle de bir rakam önerimiz yok. 1 Aralık’ta toplantı yaptığımızda da söyledik; biz asgari ücreti 1 Şubat’ta alacağız. O 2 ayda bile söylediğimiz rakamın uçup gideceği çok açık. Enflasyon tek haneli rakamlara düşene kadar, asgari ücretin ve bütün ücretlerin yılda 4 kez güncellenmesi gerektiğini söylüyoruz. Şimdi de hedeflenen enflasyon meselesini çıkardılar. Kendilerinin bile sürekli olarak revize ettiği, asla tutturulamayan hedef enflasyon üzerinden asgari ücretin belirlenmesi de asla ve asla kabul edilemez. 2023 yılı sonu için hükümetin enflasyon hedefi yüzde 22’ydi, sonra yıl ortasında Merkez Bankası Başkanı yüzde 50’lere revize ettiklerini söyledi.

Sonra Hazine ve Maliye Bakanı yüzde 65 dedi. Yani kendilerinin bile tutturamadığı hedef enflasyonla asgari ücreti belirlemek asla kabul edilemez.

Bugün asgari ücreti, bu yüksek enflasyon koşullarında ‘2024 yılında tek sefer belirleyeceğiz’ diyenlere. O yapılan artışla, 1 yıl boyunca milyonlarca işçiyi açlığa, yoksulluğa mahkum etmek isteyenlere buradan açık bir şekilde söylüyoruz; asgari ücrete ve tüm ücretlere yapılan artışı hiç etmeye çalışanlar bilsinler ki DİSK için, Türkiye işçi sınıfı için bu iş burada bitmez. Biz sonuna kadar emeğimize ve ekmeğimize sahip çıkmak için yan yana, omuz omuza olacağız. Gelirde, vergide, ülkede adalet istiyoruz. İnsanca yaşam istiyoruz. Çalışma hayatında adalet istiyoruz. İşçilerin kadrolu, güvenceli çalışacağı, belediye işçisi arkadaşlarımızın gasp edilen kadro hakkının sağlandığı, emekliliğin bir hak olduğu bilinciyle, emeklilik alanındaki bütün mağduriyetlerin giderildiği, insanca yaşayacak bir emekli maaşı için, hazineden tamamlama sistemiyle açlık sınırının yarısındaki bir ücrete, milyonlarca emeklinin mahkum edildiği bu düzeni değiştirmek için mücadele veriyoruz. Bizler hiçbir zaman umutsuzluğa da kapılmıyoruz. Biz yan yanaysak umut var”

Basın açıklamasına katılan Edirne Belediye Başkanı REcep Gürkan'da “Hem belediye olarak hem belediye başkanı olarak hem de bir DİSK Emekli-Sen üyesi olarak Arzu Çerkezoğlu’nun söylediklerinin altına imzamızı atıyoruz. Arzu Başkan’ın söylediklerinin üzerine söylenebilecek söz yok. Gerçekten insanlarımız bir tek insanca yaşama hakkı istiyorlar” şeklinde konuştu.

Yavuz Göktaş

banner8
Haberler