T.Ü.'NDE EDİRNE MUTFAK KÜLTÜRÜ KONUŞULDU

Trakya Üniversitesinde Edirne tarihinde önemli bir yer tutan konuların alanında uzman konuklar tarafından konuşulduğu “Edirne Konferansları” dizisi devam ediyor. Merkez Kütüphanesi Konferans Salonu’nda düzenlenen “Edirne Mutfak Kültürü” konulu konferansın konuğu Araştırmacı-Yazar Müşerref Gizerler oldu.

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından organize edilen Edirne Konferansları’nın ikinci serisinin on birinci programına, Edirne ve Saray Mutfağı konusunda çalışmaları olan Araştırmacı-Yazar Müşerref Gizerler konuk oldu.

Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Nurten Çetin moderatörlüğünde gerçekleşen “Edirne Mutfak Kültürü” konferansına konuşmacı olarak katılan Müşerref Gizerler, Edirne mutfağı ile Saray mutfağı kültürünü ve lezzetlerini görseller eşliğinde katılımcılarla paylaştı.

Konferansın açılışında bir konuşma gerçekleştiren Doç. Dr. Nurten Çetin, Edirne Konferanslarının öneminden ve çerçevesinden bahsederek, katılımcılara katkıları için teşekkür etti. Doç. Dr. Nurten Çetin, Edirne Konferansları kapsamında bugüne kadar gerçekleştirdikleri etkinlikler hakkında bilgiler vererek, Edirne ve değerlerini ön plana çıkaran konferanslarına devam edeceklerini söyledi. Konferans dizisinin bir yenisini Türk mutfağı ve yemek kültürü konusunda yaptığı çalışmalarla tanınan Müşerref Gizerler’in katkılarıyla gerçekleştireceklerini ifade eden Doç. Dr. Nurten Çetin, konferansın Edirne’nin değerlerine ışık tutması dileğinde bulundu.

Müşerref Gizerler, Edirne mutfağı ve yemek kültürü ile ilgili çalışmalarına 30 yıl önce başladığını belirterek, Edirne’yi sevdiğini ve kültür değerlerinin yaşamasını istediğini söyledi. Edirne mutfağının çok zengin olduğunu ifade eden Müşerref Gizerler, kültürel ve bilimsel anlamda tanıtımına katkıda bulunmak için çalıştığını dile getirdi.

Edirne mutfağı ile ilgili çalışmalara sözlü kaynaklarla başladığını ve köyleri dolaşarak 70 yaş üstü kişilerle görüştüğünü ifade eden Müşerref Gizerler, daha sonra yazılı kaynakları araştırıp incelediğini belirtti. Mutfağın ve insanın yaşam biçiminin oluşumu ve şekillenmesinin ana faktörünün coğrafi koşullar olduğunu belirten Müşerref Gizerler, mutfak kültürünün kültürel miras kavramı içerisine girdiğini ve korunarak gelecek nesillere aktarılması gerektiğini söyledi.

Edirne’nin Tarihi Kırkpınar Şenlikleri’nin UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miras kapsamında olduğunu hatırlatan Müşerref Gizerler, “Edirne, Mutfak Kültürümüz de UNESCO koruma kapsamına girmesi gereken bir mutfak. Zira Edirne’de yemek, mutfak olgusu ve mutfak kültürünün bulunduğumuz coğrafyada bilinen en eski toplumların yaşamları ile başlayıp şekillendiği gerçeği var.” dedi.

Edirne’nin tarih boyunca pek çok medeniyete ve kültüre ev sahipliği yaptığını ifade eden Müşerref Gizerler “Yeni lezzetler kazanılıp kazandırılmış, ortak lezzetler yaratılmış, yaşamış yaşayan farklı inanç ve kültürlerin özel tatları, davranış kalıpları, maddi unsurları ile tanışılmış. Yaşamın ve mutfağın içine alınan ve özgünlüğünün korunmasına imkân sağlayan anlayışla bütüncül olarak zengin bir Edirne Mutfağının ortaya çıkması sağlanmış. Bu sentezi geçmişten gelen izlerini, kanıtlarını bu kültürün maddi öğelerinde yani mutfak kap kacaklarında görmekteyiz. Trakya coğrafyasında yaşadıkları bilinen uygarlıkların yerleşim yerlerinde yapılan kazılarda çıkartılan ve Edirne müzelerinde sergilenen, mutfak eşyaları-kap kacakların Edirne Saray Mutfağında ve günümüz mutfaklarında kullanılan kap kacaklar ile dikkat çekici benzerlikleri bulunmaktadır. Bu durum Edirne’nin kültürel geçmişle zenginleşen bir mutfak yapısının olduğunu ortaya koymaktadır. ” şeklinde konuştu.

Edirne’de eski uygarlık kalıntıları ile Osmanlı Saray mutfak eşyalarından örnekleri görsel olarak katılımcılarla paylaşan Müşerref Gizerler ardından Edirne mutfağında görülen kültürel izler ve farklı kültürlerin etkileri konusunda açıklamalarda bulundu.

Osmanlı Saray Mutfağının oluşmasında Edirne Sarayı’nın önemli bir yeri olduğunu vurgulayan Müşerref Gizerler “Edirne, Bursa’dan sonra Osmanlı’nın ikinci başkentidir. İstanbul’un fethi ile başlayan İmparatorluk dönemine (1453) kadar 92 yıllık payitahtlık dönemi yaşamıştır. Osmanlı’nın devletleşme sürecinin gerçekleştiği bu dönem içinde padişahlar, sultanlar için saraylar ve mutfaklar inşa edilmiştir. Osmanlı yönetim merkezi olarak Edirne Sarayı ile birlikte ilk teşkilat yapısının oluştuğu yer de Edirne Saray Mutfağı’dır. İstanbul’un fethi ve sonrasındaki yıllarda teşkilat yapısı tamamlanarak Osmanlı Saray Mutfağı olarak zirveye ulaşmış ve Türk Mutfağının dünya mutfakları arasında yer almasında rol oynamıştır.” dedi.

Saray mutfağının tam teşkilatlanma sürecinin Fatih döneminde yaşandığına dikkat çeken Müşerref Gizerler “Saray mutfağının tam teşkilatlanma süreci Fatih Sultan Mehmet’in Kanunnameleri çerçevesinde İstanbul Saray Mutfağında görülmektedir. Edirne Sarayı başkentlik döneminden sonra da ikamet yeri olmakla beraber devlet yönetim merkezi ve yerli ve yabancı konukların ağırlandığı, şehzade ve sultanların sünnet ve evlenme törenlerinde ev sahipliği konumunda olmuştur.” şeklinde konuştu.

Osmanlı Saray Mutfağında yer alan ve günümüze kadar ulaşan yemekler hakkında bilgiler veren Müşerref Gizerler, beslenme konusuna Osmanlı tıbbında önemli bir yer ayrıldığını ifade ederek, İslam tıbbının esas alındığını belirtti. Döneminin en önemli, sağlık, sosyal, eğitim ve dini kurumlarından biri olan Sultan II. Bayezid Külliyesi Şifahanesi mutfağında da hastalara şifa olacak yemekler yapıldığını söyleyen Müşerref Gizerler “Hastaların müzikle tedavi edildiği Bayezid Darüşşifasında bu yönlü beslenmenin varlığı, Evliye Çelebi Seyahatnamesi’nde ‘Her hastanın derdine göre nefis yemeklerin verildiği yer’ ifadesi ile mevcuttur.” dedi.

Konferans, hediye takdimi ve fotoğraf çekimi ile sona erdi.

Haber Merkezi

banner8
Haberler