Çeşitli konularda düzenlenen dersler, atölye çalışmaları ve eğitimlerle katılımcılara yeni bir vizyon kazandırmayı hedefleyen Edirne Akademi'de; Edirne Akademi Hocası ve Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Elif Uluğ, 'Osmanlı-Türk Modernleşmesi, Demokrasi ve Kadın' konulu ders verdi.
'Demokrasi ve İnsan Hakları' dersi kapsamında 'Türklerin Nasıl Müslüman Oldukları' ile ilgili verdiği dersle büyük beğeni toplayan Dr. Elif Uluğ, Edirne Akademi'de bir kez daha Edirneliler ile bir araya geldi.
Edirne Akademi'ye kayıt yaptıran katılımcılara yönelik düzenlenen 'Osmanlı-Türk Modernleşmesi, Demokrasi ve Kadın' konulu ders kapsamında ilk olarak Edirne Akademi Hocası İletişim Sosyoloğu Doç. Dr. Serdar Taşçı söz alarak, kadınların tarihsel süreci hakkında katılımcıları bilgilendirdi.
I. ve II. Dünya Savaşlarıyla erkek nüfusunun azaldığını anlatan Dr. Elif Uluğ, “Kadınlar oğullarını, eşlerini kaybediyorlar. Aynı aileden 2-3 erkek savaşlarda hayatını kaybediyor. I. Dünya Savaşı'ndan önce ortalama 14 milyon besin maddesi, 30 milyon sanayi ürünü olmak üzere yılda toplam 45 milyon Osmanlı Liralık ithalat yapılıyor. Osmanlı, 1915 yılında bunun yüzde 3'ünü bile getirtemiyor. Ülke olanaklarıyla yaşamanı sürdürmeye çalışıyor ve bu aşamada kadınlara iş düşüyor” dedi.
“OSMANLI KADINININ ZORLUKLARLA GEÇEN BİR HAYATI VAR”
Osmanlıcılık akımının ardından Türkücülük akımının başladığını anlatan Uluğ, “Osmanlı'da hep başı açık kadınların fotoğraflarını görürsünüz. Çünkü başı açık kadınlar fotoğraf çektiriyor. Başı kapalı kadınların böyle alışkanlıkları yok. Afife Jale, 39 yaşında morfin kullanmaya başlıyor. Çektiği acılar nedeniyle. Tiyatrocu olmak istiyor. Bir Müslüman kadının tiyatro sahnesine çıkması yasak. Bunu yapmak istediği için ilk olarak ailesi tarafından reddediliyor. Daha sonra da toplum tarafından dışlanıyor. Osmanlı kadınlarının hep zorluklarla geçen bir hayatı var. Özellikle sanata, tiyatroya ilgi duyuyorsa… Meşrutiyet'in özgürlükçü ortamıyla bir takım feminist kadın dernekleri kurulmaya başlıyor. I. Meşrutiyet Dönemi'nde başka bir dünya görüşü var. II. Meşrutiyet Dönemi'nde biraz daha rahatlamış bir dünya var. 1917 yılında Aile Hukuku Kararnamesi diye bir kararname var. İsviçre Medeni Kanunu'ndaki tüm haklarla Osmanlı kadını aynı haklara kavuşuyor. Kadınların ikinci evrenin sonuna doğru elde edemedikleri tek hak seçme ve seçilme hakkı. Bu hakkı da daha sonra Mustafa Kemal Atatürk, kadınlara verecek. Oy hakkı 1919 yılından itibaren talep edilmeye başlanıyor. Çok büyük bir kadın hareketi olarak düşünemeyiz ama kadınların fikirlerini, isteklerini anlattıkları bir takım dergiler var” ifadelerine yer verdi.
Son günlerde çok tartışılan '9 yaşındaki bir kız çocuğunun evlendirilmesi' konusunda da eleştirilerde bulunan Dr. Uluğ, 2017 yılının dünyasında 9 yaşındaki bir kızın evlenmesinin akıllara durgunluk verdiğini söyledi.
Kadınların özgürleşmesinin aşama aşama gittiğini ifade eden Uluğ, Osmanlı döneminde yayınlanan dergilerde kadınların yazdıkları yazılardan ve kadınların ne gibi talepleri olduğu konusunda örnekler verdi.
Dr. Elif Uluğ kadınların Osmanlı Dönemi'nde birçok greve katıldığını, hakları için eylemler yaptığını belirterek, “1900'lü yılların başında günde 16 saat çalışıp 2 kuruş para kazanan kadın 5 kuruşa satılan bir ekmeği bile alamıyordu. Kadınlar hep erkeklerden daha az para aldılar. Buna karşı çıktı kadınlar. Çalışma şartlarının 9 saate indirilmesi ve aynı Bahis Siteleri parayı almaları için grev yaptılar. 1910'larda sendikalaşma, ücretlerin arttırılması için grevler yapma… 2017'deyiz ve bunların hiçbirini yapamıyoruz” dedi.
ERKEN YAŞTA EVLİLİĞİ ELEŞTİRDİ
ERKEN YAŞTA EVLİLİĞİ ELEŞTİRDİ
EditörEdirne Belediyesi bünyesinde kurulan Edirne Akademi'nin kadrosunda yer alan Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Elif Uluğ, Türk kadının tarihsel süreci ve haklarını nasıl elde ettikleri konusunda çok önemli bilgiler verdi. Son günlerde çok tartışılan '9 yaşındaki bir kız çocuğunun evlendirilmesi' konusunda da eleştirilerde bulundu.