“ARTIK KENDİ ÖZÜMÜZE, KENDİ DEĞERLERİMİZE DÖNMENİN ZAMANI GELDİ, GEÇİYOR”

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa İriş, ülkedeki eğitim politikaları hakkında açıklamalarda bulunarak, “Yönetme sorumluluğu taşıyanlara sesleniyoruz; Artık lütfen kabul edin. Mevcut eğitim düzeni sınıfta kalmıştır, iflas etmiştir. Artık kendi özümüze, kendi değerlerimize dönmenin zamanı geldi, geçiyor. İyi insan yetiştirmek mecburiyetindeyiz. Müfredat; üretim ve katma değer sağlamalıdır. Binayı değil, insanı öncelemelidir. Haksız rekabeti değil, fazileti öncelemelidir. Sömürüyü değil, paylaşmayı öncelemelidir. Menfaati değil, fedakârlığı esas almalıdır. Çevresini ve dünyayı tanıyan örnek nesiller yetiştirmek, eğitimin ana gayelerinden olmalıdır” şeklinde konuştu.

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa İriş, 2022-2023 eğitim ve öğretim yılına girilmesine sayılı günler kala, Saadet Partisi’nin eğitim konusundaki düşüncelerini anlatarak, eğitimin konusundaki önerilerini sıraladı.

İriş, parti binasında yaptığı basın toplantısında yakın zamanda 2022-23 eğitim, öğretim yılına girileceğini hatırlattı. 19 Milyona yakın çocuğun ilk-orta ve lise öğreniminde, 9 milyona yakın gencin üniversitelerde eğitim göreceği bir yıla girdiğimizin altını çizen İriş, “Nüfusumuzun 3’te 1’ini oluşturan 28 Milyon evladımız, eğitim öğretim hayatında olacaklar. Bu rakam, dünyadaki 180 devletin nüfusundan daha fazladır. (BM’ye kayıtlı 235 devletten, nüfusu 28 milyondan daha az olan 180 devlet bulunmaktadır.) Buna ilaveten, 1 Milyonu aşkın Öğretmenimiz, 180 bini aşan Akademisyen Hocamız ve yardımcı kadrolarla beraber ne büyük bir yapı oluşmaktadır. Bu sayıları konuşmaktaki maksadımız, eğitim konusunun halkımızı, hepimizi ne kadar yakından ilgilendirdiğine vurgu yapmaktır” dedi.

İriş, böylesine kapsayıcı, herkesi ilgilendiren bir konu olan eğitimin gerek bireysel ve gerekse toplumsal hayatımızda müstesna bir yerinin olduğunu da sözlerine ekleyerek, şunları söyledi:

“Eğitim hayatındaki başarılar, hayatımıza olumlu etkiler yapacaktır. Tersi de olumsuz etkiler olarak yansıyacaktır.  Önce samimi bir muhasebe ve değerlendirme yapalım.

Yıllardan beri eğitim ve öğretimde, kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadık. Genç bir nüfusa sahibiz ama medeniyet tasavvurumuzu layıkıyla hayata geçiremiyoruz.  Medyamız en modern alt yapıya sahip ama bizim sesimizi yansıtmıyor. Ülkemizde, geçmişten bugüne uygulanan eğitim öğretim sistemi; çocuklarımıza, sadece maddi bilgi yükleme üzerine kuruludur. -Dünyadaki hâkim fikrî anlayışın ve fiilî düzenin, sadece ardından giderek, kendimize çok daha iyi bir medeniyet inşa edemeyiz. Bu değerlendirme sadece bizim değil, 20 yıllık iktidarın da değerlendirmesidir. Dolayısıyla teşhiste mutabıkız. Ama doğru çözümlerden de iktidarın sorumlu olduğu herkesin malumudur.

Fiziksel ortamlar; Bina, araç, gereç ve benzeri imkânların tabii ki eğitim kalitesine etkileri tartışılmaz. Ama binanın da her şey olmadığını bilmeliyiz.

Öğretmen; Öğretmen eğitimin temel direğidir. Okul binalarında kırık dökükler olsa, hatta müfredat /sistem sorunları olsa bile tıkanıklığı iyi bir öğretmen aşabilir. Bir öğretmen hem sistemden hem de okulun fiziki şartlarından çok daha önemlidir.

Bundan dolayı öğretmen yetiştirilmesi konusu, titizlikle ele alınmalıdır.  Öğretmenlik bilgi, becerinin yanında bir sanattır. Öğretmen olacakların seçimleri de eğitim-öğretimleri de özel olmalıdır. Çünkü gençliğin yetişmesinde öğretmenlere büyük sorumluluk düşmektedir. Diğer taraftan marifet iltifata tabidir. Külfet nimet dengesi sağlanmalıdır. Unutmayalım ki eğitimi pahalı bulanlar, bedelini ağır öderler.

EĞİTİMİN AMACI, GAYESİ NEDİR? NASIL OLURSA HEDEFİNE ULAŞABİLİR?

Eğitimin merkezinde insan vardır. Nasıl bir insan hedefleniyor? Batılıların insan tipi anlayışı ‘’homo ekonomikus’’ tur. Yani, insan kendi menfaatlerini her şeyin üzerinde tutar, hep kendi menfaatlerini önceler.  Bu onların insan tipidir. Böylece Hak anlayışı da çarpık bir şekilde oluşur. Kuvvetliyim, haklıyım. Menfaatim var, haklıyım. Çoğunluğum, haklıyım. Altta kalanın canı çıksın. İmtiyaz sahibiyim. Üstünüm, haklıyım… İşte, batı tipi eğitim ile böyle insan yetişir. Böyle insanların hâkim olduğu dünyada zulüm, kan ve gözyaşı artarak devam eder.  Bundan da saadet dünyası olmaz. Huzur olmaz, barış olmaz.

PEKİ, BİZİM HEDEFİMİZ NASIL BİR İNSAN?

Büyüklerimizin tabiriyle ‘’insan-ı kâmil.’’ Yani her bakımdan olgun, hazımlı, asil, vakur. ‘’Veren el, alan elden üstündür’’ ilkesini hayatına düstur edinen insan. Hayalı, edepli. Atalarımız ne güzel söylemiş; ‘’Edep bir taç imiş nur-u Hüdadan. Giy ol tac-ı emin ol her beladan.’’ Yine Yunus’un dilinden, “Girdim ilim meclisine eyledim kıldım talep; Dediler ilim geride, illa edep illa edep.” Evet, edep tacıyla şereflenmiş, aşırmayı değil, paylaşmayı önceleyen insan. Anne ve babasına bırakın yan bakmayı “öf bile demeyen” insan-ı kâmil. İyi insan.

Bugün burada çocuklarımızın eğitim konusunu konuşuyoruz. 85 milyon memleket evladını kardeş bilen bir anlayışın mensuplarıyız. Bizler Milli Görüş, sahibiyiz. Olaylara Milli Görüş penceresinden bakıyoruz. Milletimizin derdi bizim derdimizdir. 50 küsür yıldır haykırıyoruz, Önce ahlak ve maneviyat diye.  Bunun öneminin anlaşılması için çırpınıyoruz. Derdimiz topyekûn milletçe ayağa kalkma davasıdır. Bu davada da eğitim özel bir öneme sahiptir.

Yönetme sorumluluğu taşıyanlara sesleniyoruz; Artık lütfen kabul edin. Mevcut eğitim düzeni sınıfta kalmıştır, iflas etmiştir. Artık kendi özümüze, kendi değerlerimize dönmenin zamanı geldi, geçiyor. İyi insan yetiştirmek mecburiyetindeyiz. Müfredat; üretim ve katma değer sağlamalıdır. Binayı değil, insanı öncelemelidir. Haksız rekabeti değil, fazileti öncelemelidir. Sömürüyü değil, paylaşmayı öncelemelidir. Menfaati değil, fedakârlığı esas almalıdır. Çevresini ve dünyayı tanıyan örnek nesiller yetiştirmek, eğitimin ana gayelerinden olmalıdır.

Ülkemizin ekonomik gücü; bağımsızlığımızın en önemli unsurlarından biridir. Gençlerimizi bu şuurda yetiştirmek, gayemiz olmalıdır. Ülkemizin ekonomik gücünün de üretimin gücünden geleceğini iyi bilen gençler yetiştirmek, gayemiz olmalıdır. Üretimin de ancak, ehliyetli, liyakatli, basiretli idarecilerin yönetimleriyle gerçekleşebileceğini bilen gençler yetiştirmek, gayemiz olmalıdır.  Ülkemizi ancak bu vasıfları kazanmış bir gençlik ayağa kaldırır. Eğitim bunun için vardır. Bu hedefler için vardır.”

Gözde Kabasakal

banner8
Haberler